belgin temur


İkiz Çocuklar

İkiz çocuklar

İkiz çocuğa sahip olmak aile için hem heyecan verici hem de yetiştirilme ve bakım zorlukları nedeniyle kaygı yaratıcı bir durumdur. Gerçekten de birçok yönleriyle tek doğan çocuklardan farklılıkları vardır. Bu farklılık genetik ve fiziksel benzerliklerinin yanı sıra toplumun, çevrenin ve ailenin tutum ve davranışlarıyla da oluşmaktadır. İkizlik birçok bilim dalının ilgilendiği, birçok araştırmanın yapıldığı ve yapılmakta olduğu merak uyandıran ve hala bilinmeyenleri olan bir olgudur.

Bu çocukların psikolojik gelişimlerinde de bazı farklılıklar mevcuttur. Öncelikle birbirleriyle ilişkilerinde büyük ya da küçük olmanın avantaj ve dezavantajlarını yaşayamazlar. Dolayısıyla her çocuğun doğal olarak yaşadığı ve gelişiminde çok önemli bir yer tutan rekabet ve kıskançlık duygularını da farklı türde yaşarlar ve bu duyguların sağlıklı bir şekilde yaşanabilmesi için çevrenin tutumu çok önemlidir. İlk andan itibaren bir arada olmaları nedeniyle birbirlerinin varlığına çok alışkındırlar ve diğerinin yokluğunda huzursuzlukları  olabilir. Bu durum en baştan itibaren anne baba tarafından da fark edildiği için hep bir arada tutulmaya, aynı aktivitelere yönlendirilmeye, birlikte aynı oyunları oynamaya ve birbirinin aynı bir düzen içinde yer almalarına gayret edilir. Bir arada olma arzularına rağmen biraz dikkatle izlendiklerinde genellikle ikisinin de birbirinden oldukça farklı gelişim özellikleri içinde olduğu, farklı ilgi ve yetenekleri olduğu, aynı durumlara farklı tepkiler verebildikleri gözlemlenebilir. Bu durum genetik yapıları birbirlerine çok benzeyen tek yumurta ikizlerinde bile böyledir. Bu nedenle ailelelerin bu farklılıkları çok iyi gözlemlemesi, onların bireysel ihtiyaç ve taleplerini göz önünde bulundurması,  birbirinin aynı olmaları konusunda zorlamaması son derece önemlidir. Bu zorlayıcılık genellikle onlar arasındaki farkı görmemekle ya da görmek istememekle ilgilidir. Çünkü birinin diğerinden daha hızlı gelişim göstermiş olması, daha doğrusu birinin diğerinden daha yavaş gelişmesi anne-babalar tarafından kabul edilmesi zor bir durum olmaktadır. Oysa bu farklılık son derece doğaldır. Her çocuk farklıdır ve kendine özeldir. Aynı olmaları konusundaki ısrar bu çocukların yaşam boyu taşıyacakları psikolojik sorunlar geliştirmelerine neden olabilmektedir. Çift yumurta ikizleri bu konuda daha avantajlı olmaktadırlar. Fiziksel farklılıkları daha belirgin olduğundan; hatta farklı cinsiyette olabildiklerinden, aileleri  onların farklı olabileceğini daha kolay kabul ederler. Bu da onlara farklı iki birey gibi davranmalarını kolaylaştıran bir faktördür.

İkiz doğan çocukların birbirlerine ihtiyaç duydukları, yan yana olmaktan huzur duydukları, birbirlerini taklit etme kolaylığı nedeniyle gelişimlerinin de bundan olumlu etkileneceği gerçeğine rağmen belli dönemlerde ayrılmaları da son derece önemlidir. Özellikle ilk bir yıl bebeklerin bireysel ilgiye özellikle de anne ilgisine ihtiyacının önemi biliniyor. İkisine aynı anda aynı eşit ilgiyi verme çabası yerine, ikisiyle de ayrı ayrı tek zaman geçirilmesi gerekir. Annenin ve babanın bu bebeklerin bakımında eşit miktarda aktif olması anne bir bebeği emzirirken diğer bebeğin de babanın ya da aileden başka birinin kucağında olması, bu sırada annenin sadece kucağındaki bebeğe konsantre olması son derece önemlidir. Her çocuk tek ve özel ilgiye ihtiyaç duyar. Bazı durumlarda bebeklerden biri diğerine göre daha huzursuz olabilir ve dolayısıyla daha çok ilgi alır. Bu durumda ister istemez diğeri fazla talep etmediği için ihmal edilebilir. Bu durumun dikkate alınması ve aynı miktarda ilginin ona da gösterilmesine dikkat edilmelidir.

İki çocuğun birbirinden farklı özellikleri olduğu düşünüldüğünde birinin diğerine göre üstün görünen yönleri olabilir. Bu durumda asla diğerine onu örnek göstermemek gerekir. Bu  her  türlü kardeş ilişkisinde önemli bir prensip olmakla birlikte ikizlerde çok daha önemlidir. Çünkü ikiz çocuklar ikizlerinin becerdikleri, başardıkları şeyleri aynı düzeyde başaramadıklarında diğer kardeşlere göre çok daha kolay hayal kırıklığı ve yetersizlik duyguları yaşarlar. Bu nedenle bu gibi durumlarda her iki çocuğun da başarılı ve iyi olduğu alanlar vurgulanarak, farklılığın normal olduğu ve sizin tarafınızdan kabul gördüğü ifade edilmelidir. Özellikle yaşamın ilk iki yılında bebeğin beslenme biçimi, sağlık özellikleri ve tabi doğumdaki boyu, kilosu; gelişim özellikleri büyümesini ve gelişimini belirleyici olmaktadır. Daha küçük doğan ve bazı sağlık problemleri olan bir bebek yaşamın ilk 2 yılında daha yavaş gelişim gösterebilir. Ancak sonrasında genetik özellikler ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle ilk bebeklik dönemindeki gelişim farklılıklarının doğal olabileceği ve ilerleyen yıllarda bu farklılığın ortadan kalkabileceği unutulmamalıdır.

Ailede bir arada vakit geçirmek önemlidir ama zaman zaman her iki çocuğun da anne ile ve baba ile baş başa zaman geçirme, her iki ebeveyninden de tek ilgi alma ihtiyacı unutulmamalıdır. Birlikte geçirilen zamanlar bu şekilde de planlanmalıdır. Bazen anne sürekli çocuklardan biri ile baba da sürekli diğeriyle vakit geçirir ve bunun çocukların kendi tercihi olduğu söylenir. Oysa bu durum çocukların tercihine bırakılmamalıdır.

Anne babaların özellikle ikizleri aynı görme çabasından kurtulmaları gerekir. Onların farklı ihtiyaç, arzu, istek, yetenek ve zevkleri olduğu düşünülerek buna kulak verilmelidir. Bebeklik döneminden itibaren giysi, oyuncak seçiminde, odalarının düzeninde, sunulan aktivitelerde bu farklılık göz önünde bulundurulmalıdır. Okul öncesi dönemden itibaren de farklı sınıflarda eğitim görmeleri, farklı arkadaşlıklar kurarak, farklı sosyal özellikler geliştirmelerine fırsat verilmelidir. Daha iyi oldukları ve daha az iyi oldukları alanlar belirlenmeli ve yine kendi seçimlerine özen gösterilmelidir. Belli bir alan belirleyip o alandaki başarıları karşılaştırıldığında birinin diğerinden daha yetersiz hissetme ve dolayısıyla rekabeti yapıcı değil yıkıcı yaşama olasılığı doğacaktır. Ayrıca bu karşılaştırmadan doğan, çok küçük yaşlardan itibaren beslenen yetersizlik duyguları ileriki yıllarda depresyon, kaygı sorunları gibi çok ciddi ruhsal sorunların oluşumuna da zemin hazırlamaktadır.