Ayşe Nur Tekçe


Çocuklarla Ebeveynin Hastalığı Hakkında Konuşmak

Neredeyse tüm gelişim basamaklarında çocukların en büyük korkusu ebeveyn kaybı yaşamaktır. Karşılaştıkları her kayıp, onlara ebeveyn kaybının mümkünlüğünü hatırlatır ve doğal olarak korku yaratır. Peki tüm bu korkuların üzerine bir de ebeveynlerden biri uzun süre tedavi ve belki ayrılık gerektiren bir hastalığa yakalanırsa ne olur? Yaşamın içinde acı en kaçınılmaz gerçektir. Acılardan, travmalardan arınmış bir yaşam sürmek mümkün değildir. Araştırmalar acı veren duygulardan kaçınmanın, onları yok saymanın ya da onlarla savaşmanın acıdan daha fazla acı verici olduğunu gösteriyor ve şu denklemi doğuruyor:

Acı + Acıdan kaçınmak: Izdırap
Dolayısıyla saklamadan, kaçmadan, yalan söylemeden çocukla konuşabilmek oldukça önemlidir. Ailenin konuyu ele alma şekli, hayat boyu onun acılarla nasıl baş etmesi gerektiği konusunda ona yol gösterecektir. Ailede olumsuz yaşam deneyimlerinin konuşulmaması, yok sayılması o acının ortadan kalkmasına değil, bastırılmasına ve ileriki yıllarda çeşitli yollarla çıkmak üzerine derinlere gömülmesine neden olacaktır. Yapılması gereken en önemli şey, çocuğun yaşına uygun şekilde kısa, net, dolandırmadan çocuğa gerçeği anlatmaktır. Tüm canlıların çeşitli hastalıklara yakalanabilecekleri, bunun doğal olduğu, bazı hastalıkların grip gibi daha kolay yollarla atlatılması mümkünken bazı hastalıklar için daha yoğun tedavilere gerek olduğu, bu hastalığın da bu tür bir hastalık olduğu anlatılmalıdır. Çocuğa söylenen kelimelerden daha önemlisi, ailenin konuyu ele alış biçimi, duyguları, ne kadar güvenilir, sağlam ve kapsayıcı olduklarıdır. Ebeveynlerden hangisi bu özelliklere diğerinden fazla sahipse, konuşmayı onun yapması iyi olur. Ne kadar iyi ele alınırsa alınsın, hastalık ve çağrıştırdıkları çocukları korkutur, üzer. Çocuğun duyguyu yaşayabilmesi için alan açmak çok önemlidir. Bazı çocukları duyguları daha kolay söze dökebilirken, bazı çocuklar eylemlerle gösterebilir. Kimisi ‘’üzüldüm, korkuyorum, sana ne olacak?’’ der ağlar (ki bu oldukça koruyucu olur), kimisi hiçbir şey olmamış gibi davranır ama okulda birden vurma davranışları göstermeye, uykusuzluk çekmeye,daha fazla ekran istemeye veya alt ıslatmalara başlar. Böyle durumlarda ardında yatan sebepleri tahmin edebilmek, çocuğa dile getirmesi için fırsat yaratmak ve konu üzerine konuşmak gerekir. Anne babanın zor yaşam olaylarını konuşmaktan korkmaması, çocuğa cesaret verir. Anne baba olarak çocuğun sinyallerini anlamak, duygusunu yansıtmak ve konuşulabilir olduğunu göstermek gerekir.

Bazı çocuklar ebeveynlerin değişen ruh halini fark eder fakat anlamlandıramazlar. Böyle olduğunda evdeki gerginlikten kendilerini sorumlu hissedebilirler. Okulda yaşadıkları bazı problemler, evde kurallara uymakla ilgili zaman zaman yaşadıkları zorluklar onlara kendilerini suçlu hissettirir ve sorunun kaynağının bu ‘’yaramazlıklar’’ ile ilgili olduğunu zannedebilirler. Hastalığın çocukla ya da herhangi başka insanlarla hiçbir bağlantısı olmadığını vurgulamak iyi olur. Ebeveynlerinden, gerginliğin kendilerinden kaynaklanmadığını öğrenmek çocukları sakinleştirir.

Çocuğa süreci olabildiğince net anlatmak, önden hazırlamak iyi olacaktır. Kaç gün, ne şartlarda ayrı kalınacağı, bu sırada çocuğun bakımıyla kimin ilgileneceği anlatılmalıdır. Bu dönemde rutinlere devam etmek ve olabildiğince değişikliklerden kaçınmak çocuğa kendini daha güvende hissettirir.

Tüm bunların yanında, ebeveynin kendi duygusunu da arka plana atmaması önemlidir. Zor süreçler çocuklarda olduğu gibi anne babalarda da korku yaratır. ‘’Ben de bazen korkuyorum ve ‘bunları, bunları’ düşündüğümde cesaret buluyorum’’ diyebilmek, çocuğa duygunun konuşulabilir olduğunu gösterirken düşüncelerin nasıl yer değiştirebileceğini, insanın korktuğu zamanlarda aklına başka neler getirebileceğini de göstermiş olur. Konuşmalarda, tüm duyguların geçiciliğine vurgu yapmak da çocuğun konuyu bir bütün olarak daha uzak bir pencereden ele almasını sağlar. Bu aşamada, geçmiş deneyimler, yaşanılan ve üstesinden gelinen diğer zorluklar referans verilebilir. Üstelik, böyle acı veren deneyimler kişiyi güçlendirir, diğer zorluklarla başa çıkma konusunda her seferinde daha hazırlıklı hale getirir. Güce vurgu yapmak, güçlü bir aile olarak hayattaki tüm zorluklarla baş etmek konusunda ailenize olan güveninizi çocuğa verebilmek, yetişkin olup sorunlarla tek başına kaldığında bile, kendisini güvende hissetmesine yarayan bir referans olacaktır.