tuğba gürçağ yarız


Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

“Çocuğum çok dalgın, sanki aklı hep başka bir yerlerde, beni hiç dinlemiyor, bir şeyi kaç kere söylüyorum o yine de yapmıyor. Sürekli oyuncaklarını ve okul materyallerini kaybediyor. Sanki sürekli hayal dünyasında dolaşıyor gibi. Çok unutkan. Sınıfta söylediğim hiçbir şeyi zamanında yapmıyor…” gibi şikayetleri aslında dikkat eksikliği ve konsantrasyon bozukluğu yaşayan çocukların öğretmenlerinden ve ebeveynlerinden sıklıkla duymaktayız.

Dikkat ilginin belli bir uyaran üzerine toplanması anlamına gelmektedir. Dikkat eksikliği tanımı ise ilginin yani dikkatin uyaran üzerine toplanamadığı durumlarda kullanılır. Bu tanım, son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de popüler bir kavramdır.

Dikkat problemi yaşayan çocuklar dikkatlerini ayrıntılara vermekte zorlanırlar. Dış uyaranlar nedeniyle dikkatleri çok kolay dağılır. Örneğin; evde ödevini yapmaya başladığı sırada çalan kapı veya telefonun sesi, çocuğun dikkatini dağıtarak ödev başından kalkmasına neden olabilir. Ödevlerini, defterlerini ve yaptıkları çalışmaları incelediğiniz zaman görürsünüz ki bir sürü dikkat hataları ve eksikleri vardır. Bu çocukların dikkat aralıkları çok kısadır ve dikkatlerini kısa süreli olarak yönlendirebildikleri için ders sırasında öğretmenlerine ve anlatılanlara konsantre olup dersi takip etmekte sıkıntı yaşarlar, neyin öğrenilmesi gerektiğini bulmakta zorlanırlar, bir süre sonra dağılır ve dersi takip edemez hale gelirler. Bu da öğrenme kalitelerini düşürür, sınavlarda düşük notu ve akademik başarısızlığı beraberinde getirir. İleriki zamanlarda dikkat alanında yaşanan bu sıkıntı, çocukların kavrama ve öğrenme becerilerinde ciddi kayıplara yol açabilir. Çocuklar sınıfın gerisinde kalmaya ve “tembel” tanımıyla karşılaşmaya başlarlar. Bu da sadece akademik problemler ile sınırlı kalmayıp beraberinde alay edilmeyi ve arkadaş grubu ile problem yaşamayı doğurabilir. 

Bu çocuklar ödevlerini takip etmekte ve tamamlamakta zorlanırlar. Bazen eve ödevlerini almadan gelirler veya evde tamamladıkları ödevlerini okula götürmeyi unuturlar. Defter ve ödev düzenlerine bakıldığı zaman, ilk başlarının düzenli olduğu ancak sonlarına doğru dikkat aralıklarının kısa olması sebebiyle varolan düzenin yerini baştan savmalığa bıraktığı görülebilir. Kalem kutularını, silgi, boya gibi materyallerini okulda unuturlar. Kendilerine verilen yönergeyi hatırlamakta ve gerçekleştirmekte sıkıntı yaşarlar. Sınavlarda basit işlem hataları veya soruları yanlış okuma sebebiyle puan kaybederler. 

Bu problemi yaşayan çocukların sıkıntıları sadece okul ve akademik alanlar ile sınırlı değildir. Bu çocuklar, dikkat aralıkları kısa olduğu için oyunları sürdürmekte de sıkıntı yaşayabilirler. Erken çocukluk dönemde bu sıkıntıyı yaşayan çocuklar diğer akranları ile oyunu sürdürmekte zorlanırlar, normal dikkat süresi olan 7 ila 9 dakika boyunca dikkatlerini sürdüremezler, aynı yerde birkaç dakikadan fazla oturamazlar. Okul öncesi dönemde ise normal dikkat süresi olan 9 ila 15 dakika süresince dikkatlerini sürdürmekte zorlanırlar, dinlemiyor ve sizinle ilgilenmiyor gibi gözükürler, yönergeleri almakta ve takip etmekte zorlanırlar, diğer çocuklar ile birlikte oynamakta ve oyuncaklarını paylaşarak oyunu devam ettirmekte zorlanırlar. Boya ve makas gibi materyalleri kullanmakta sıkıntı ve beceriksizlik yaşarlar. Okul döneminde ise dikkat sıkıntısı yaşayan çocuklar kurallara uymakta ve sıra takip etmekte güçlük yaşayabilirler. Bu da arkadaşlarından olumsuz tepkiler almalarına ve bir süre sonra oyunlara kabul edilmemelerine sebep olabilir.

Dikkat problemi yaşayan çocuklar genellikle ilkokul dönemimin başlaması ile birlikte belirlenirler. Aslında daha önceki dönemlerde de birtakım belirtiler gösteren bu çocukların okulun başlaması ile ortaya çıkma sebepleri; bebeklik, erken çocukluk ve okul öncesi dönemlerde çocuğun dikkatini yönlendiremeyişinin majör bir bozukluk olarak algılanmayışıdır. Okulun başlaması ile birlikte sınıf içi düzende ve akademik başarıda yaşanan sıkıntılar bir dikkat problemi yaşandığının habercisi olurlar. Ayrıca yaşanan dikkat problemi sadece okul yılları ile sınırlı kalmayıp ergenlik ve yetişkinlik dönemlerine de taşınmaktadır. Bu dönemlerde dikkat ile ilgili sıkıntılar, değişik alanlarda kendini gösterebilmektedir.

Dikkat eksikliği problemi yaşayan çocukların sıkıntı yaşadığı bir diğer alan ise planlama becerisidir. Bu çocuklar oyunlar, oyuncakları toplama, ödev yapma süreci, çanta toplama süreci, oda toplama gibi konularda nereden başlayacaklarını ve nasıl devam ederek süreci tamamlayacaklarını planlama ve organize etme becerilerinde sıkıntı yaşarlar. 

Ayrıca bu çocukların yönerge takip etme ile ilgili bazı sıkıntıları vardır. Söyleneni      dinlememeleri ve dikkatlerini yönlendirmekte sıkıntı yaşamaları sebebiyle sınıfta verilen “Matematik kitabını çıkar, 53. sayfayı aç ve 12. problemi defterine çöz.” veya evde verilen “Odana git, dolabındaki kırmızı hırkanı al ve salona gel.” gibi birkaç aşamalı yönergeleri hem takip etmekte hem de söyleneni yerine getirmekte zorlanır, ya sadece bir kısmını gerçekleştirir ya da tamamını uygulayamazlar. 

Yaşanan bu dikkat eksikliği sıkıntısının meydana geliş nedeni, diğer birçok tıbbi bozukluk gibi henüz kesin olarak bilinememektedir. Bugüne dek yapılan çalışmalar bakılırsa bu sıkıntının oluşumunda birçok faktörün etkili olduğu bilinmektedir. Yapılan birtakım araştırmalarda kişinin kendini kontrol edebilmesi, dikkatini yoğunlaştırabilmesi ve sürdürebilmesi, yapmak istediklerini uygun sıraya koyabilmesi ve planlar yapabilmesi gibi becerileri gerçekleştirme ile ilintili olan beynin frontal lobunun, dikkat ile ilgili sıkıntılar yaşanmasında etkili olduğu bulgusu elde edilmiştir. Ayrıca bu alanda yapılan bir diğer araştırma konusu ise kalıtım yani genler ile ilgilidir. Genler, üzerinde en çok durulan araştırma konusudur ve dikkat eksikliğinde en önemli etkenlerden biri olduğu belirlenmiştir. Bir diğer araştırma alanı ise çevresel faktörlerdir. Çevresel faktörlerin dikkat eksikliğinde temel etken olmadığı ancak yaşanan sıkıntının boyutunu etkilediği ve ortaya çıkışını tetikleyebileceği gözlemlenmiştir. Ayrıca uygun ebeveyn tutumlarının da dikkat ile ilgili sıkıntılarla baş edebilmekte etkili olduğu bilinmektedir.    

Dikkat eksikliği sıkıntısı genellikle “Hiperaktivite” ile birlikte görülmektedir. Hiperaktivite, aşırı hareketlilik anlamına gelmektedir. Hiperaktivitesi olan çocuklar çoğu zaman kıpır kıpır olarak tanımlanırlar. Beklemeleri gereken durumlarda beklemekte zorlanırlar. Sınıfta oturmaları gereken durumlarda yerlerinde oturmakta sıkıntı yaşarlar, koşuşturup dururlar. Çok fazla konuşurlar, hareketlerinde bir motor tarafından sürülme görüntüsü vardır. Ayrıca bu çocuklar dürtüseldir. Yani isteklerini erteleyemezler, her taleplerinin anında gerçekleştirilmesini beklerler. Oyun esnasında sıralarını bekleyemezler, konuşma sıralarını takip edemez ve diğer bireylerin sözünü keserler. Bir soru sorulduğu zaman soru tamamlanmadan yanıt vermeye çalışırlar.

Dikkat ile ilgili problemler ile birlikte görülebilecek bir diğer sorun alanı da “Öğrenme Güçlüğü”dür. Öğrenme bozuklukları ile dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin birlikte görülme olasılığı %10 ila 25 oranındadır. Öğrenme bozukluğu olan çocuklar genellikle okuma, yazma, matematik, anlama ve bir konuyu kavrayabilme gibi alanlarda sıkıntı yaşarlar.

Depresyon ve kaygı bozuklukları gibi duygusal birtakım problemler de dikkat eksikliğine eşlik eden problemler olabilmektedir. Dikkat problemi yaşayan çocuklar yapamadıkları ve başarılı olamadıkları ile ilgili akademik hayatlarında ve ev ortamında sürekli olumsuz geribildirim aldıkları için kendilerini negatif değerlendirmeye başlarlar ve bu onları olumsuzluklara ve umutsuzluklara sürükler. Bu değerlendirmeler, çocukların özgüvenlerini ve benlik algılarını olumsuz yönde etkileyerek zedelemeye başlar. Tüm bu olumsuz yaşantılar ileriki yıllarda çocuklarda depresyon ve kaygı bozuklukları yaşanma olasılığını arttırır. Özellikle ergenlik döneminde, yaşanan dikkat probleminin semptomları değişkenlik gösterdiği için depresyon ile karıştırılma olasılığı son derece yüksektir.   

Yaşanan bu dikkat ve konsantrasyon ile ilgili sıkıntının tedavisi mümkündür. Ancak tedaviye geçmeden yapılması gereken en önemli şeylerden biri; tanının belirlenebilmesi için ayrıntılı bir değerlendirme yapılmasıdır. Bu ayrıntılı değerlendirme için çocuk psikiyatristi, pedagog, psikolojik danışman, sınıf öğretmeni, rehberlik servisi ve ailenin bulgularına ihtiyaç vardır. Dikkat problemi tedavisinde psiko-pedagojik eğitim terapisi, ilaç ve anne-baba tutumlarının önemi büyüktür. Ancak her çocuk için aynı tedavi yöntemi kullanılmamaktadır çünkü her çocuğun kişilik özellikleri, içinde bulunduğu durum, ailesel ve çevresel faktörleri ile yaşadığı sıkıntının boyutları farklılık göstermektedir. Dikkat eksikliği ile ilgili problem yaşayan çocuklar ile ilgili mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. Çünkü bu sıkıntı erken dönemde tespit edilir, çocuğa uygun tedavi yöntemleri belirlenir ve tedavi sürecine başlanırsa ilerlemeler daha sağlam ve hızlı olacaktır. 

Dikkat eksikliği ile ilgili sıkıntılar ergenlik ve yetişkinlik dönemlerine de taşınır ancak semptomlar bu dönemlerde farklılık göstermektedir. Ergenlik döneminde dikkat ile ilgili sıkıntılar devam etmektedir. Ayrıca bu sıkıntıyı yaşayan çocuklarda ileriki yıllarda başka psikiyatrik bozuklukların oluşma olasılığı yüksektir. Bu bozukluklara örnek olarak kişilik bozuklukları, alkol ve madde bağımlılığı verilebilir.

Anne-babalara Öneriler:

* Dikkat eksikliği sıkıntısı yaşadığını düşündüğünüz çocuğunuzu gözlemleyin ve bu problem ile ilgili bir uzmana danışın.
* Çocuğunuzun yaşadığı bu sıkıntının onun sosyal ve akademik hayatını olumsuz yönde etkileyebileceğini unutmayın.
* Bu problemin tedavisinde uzman, okul, aile işbirliğinin önemini unutmayın.
* Çocuğunuzun sizi kızdıran bu davranışları kasıtlı olarak yapmadığını unutmayın ve ona karşı sabırlı olun. Onu karşılıksız sevin ve ona anlayışla yaklaşın. 
* Çocuğunuzu olumsuz yönde eleştirmeyin ve başkalarıyla kıyaslamayın. Olumlu davranışları sergilediği zaman onu ödüllendirin. Ödülün maddi olmasından çok manevi değeri daha önemlidir. Doğru bir davranıştan sonra gelen bir öpücük veya teşekkür, bu davranışı pekiştirecek ve içselleştirecektir.
* Çocuğunuzu yargılamayın, ona destek olun.
* Çocuğunuzu dinleyin, yaşadığı sıkıntıları sizinle paylaşmak istediği zaman ona vakit ayırın. Özel sohbet saatleriniz olabilir. Bu hem çocuğunuzun rahatlamasını sağlayacak hem de aile içi ilişkilerinizi olumlu yönde etkileyecektir.
* Evde belli kurallarınız ve sorumluluklarınız olsun. Bu hem çocuğunuza kural ve sınırları öğretecek hem de planlama ve organizasyon becerilerini geliştirecektir. Kendisine ait sorumluluğu gerçekleştiren çocuğunuzun bu davranışını sözel olarak ödüllendirin. Bu hem bir şeyi başarmanın gururunu çocuğunuza yaşatacak hem de kendine olan güveninin artmasını sağlayacaktır.