tuğba gürçağ yarız


Çocuğunuza Karşı Sabırlı Olma Yöntemleri

Çocuk yetiştirirken sıklıkla başvurulan ve ihtiyaç duyulan en önemli iki anahtar kelime; sevgi ve sabırdır. Koşulsuz olarak sevdiğimiz, en mükemmel şekilde yetiştirmek için elimizden geleni yaptığımız biricik çocuklarımız her zaman bizim istediğimiz doğrultuda ve tempoda hareket edemezler. Bu da dönem dönem biz yetişkinlerin sabırlarının taşmalarına sebep olabilir.

Örneğin bir yemeğe gitmek için evden tam çıkacakken, tatile gitmek üzere yola çıkacakken, okul servisi aşağıda beklerken tam o sırada çocuğunuzun aklına hemen yapması gereken bir şey gelirse ve siz kapıda onu bekliyorsanız…İşte tam burada bir çok ebeveyn ne yapacaklarına karar verememektedir. Sabredip beklemek mi, yoksa seslenip çağırmak mı doğru yol? Acaba kaç kere seslendikten sonra gelmesini beklemek gerek? Ya da gelmezse bağırmalı mı?

Aslında sabır kelimesi hayatımıza, anne karnındayken girmektedir. Yeterince gelişmeyi ve büyümeyi beklemek için bebek, bebeklerine kavuşmak için de anne ve baba tam 9 ay beklemek zorundadır. Bu bekleme sürecinde hem bebek hem de ebeveynler zor görünen bu sürecin üstesinden birbirlerine destek olarak ve sabır ile bekleyerek gelirler. Bebeğin doğumuyla birlikte tüm aile tarif edilemez bir mutluluk yaşamaya başlar. Ancak bu noktada da anahtar kelime “sabır” karşımıza çıkmaktadır. Bebeğin doyurulması, altının değiştirilmesi, uyumaya geçiş sürecinde destek olunması gibi durumlar bebeğin tek başına halledemeyeceği durumlardır ve bebekler burada ebeveynlerine muhtaçtır. Özellikle gece saatlerinde bu ihtiyaçların giderilmesi noktası, anne-babalar için dönem dönem zorlayıcı olabilmektedir. Bu tarz durumlarda ebeveynlerin birlikte hareket ederek bir görev dağılımı yapması ve bir ekip gibi çalışarak bebeğin büyümesi konularında birbirlerine destek olmaları, hem bebeğin ebeveynleri ile kurduğu iletişim ve etkileşimi hem de duygu paylaşımını arttıracaktır. Bu sayede ebeveynler de tükenmeden ve motivasyonlarını yitirmeden bebeklerinin gelişim sürecini birbirlerini destekleyerek keyifle izleyebileceklerdir.

Bu gelişim süreci hızla devam edecektir. Bebeğin yürümeye başlaması, konuşmaya başlaması, diğer çocuklar ile iletişim kurmaya başlaması, arkadaşları ile oyun oynamaya başlaması, oyun gruplarına katılması, yuva yaşının gelip yuvaya gitmesi gibi dönemsel gelişim basamakları hızlıca birbirini takip ederek ilerleyecektir. Bu keyifli dönemler sürerken bazen çocuğumuz bizi deneyecektir. Özellikle fırlatma davranışını öğrenen çocuk, elindeki nesneleri uzağa fırlatmayı sık sık deneyecektir. O fırlattıkça siz o nesneyi geri getirip ona vereceksiniz. O tekrar fırlatacak, siz tekrar geri vereceksiniz ve bu bir oyun haline gelecek. Bir süre sonra anne-babalar bu oyunun uzamaya başladığını düşünüp bu oyundan sıkılabilirler. İşte bu noktada “sabır” kelimesi yine karşımıza çıkmaktadır. Ya da yürümeye başlayan çocuğunuz, artık istediği her noktaya ulaşabilecektir. Sizin dokunmasını istemediğiniz vazolarınız, çiçekleriniz artık çocuğunuzun kapsam alanına girmeye başlamıştır. Bu durum çocuğunuz için eğlenceli olacaktır çünkü artık istediği yere istediği zaman gidebilecek kıvama gelmiştir ancak bu durum ebeveynler için hem çocuklarına zarar gelmesini engelleyerek onların güvenliğini sağlayabilmek hem de eşyaları düzenli tutabilmek adına bazen zorlayıcı olabilmektedir.   

Özellikle benmerkezciliğin, yani kendi isteklerinin ve bu isteklerini gerçekleştirmenin önemli olduğu 2-3 yaş gelişim dönemi, ebeveynlerin çocuk gelişiminde en çok zorlandıkları ve sabır kelimesine en çok ihtiyaç duydukları dönemdir.  Çocuklar bu yaş döneminde her sorulan soruya genellikle “Hayır.” yanıtını vermektedirler. Bu durum bir çok anne-babanın sabrını tüketen bir durum haline gelebilmektedir. Anne-babasının verdiği kıyafetleri giymek yerine kendi istediklerini giymeyi tercih eden, annesinin pişirdiği sebze yemeğini yemek yerine illa köfte ve makarna yemek isteyen, oyuncakçıda babasının sadece 1 oyuncak almasına izin vermesine rağmen seçtiği 2 oyuncağı da mutlaka almak isteyen çocuklar, ebeveynler için zorlayıcı olabilmektedir. İşte bu noktada yine sabırlı olmanın önemini vurgulamak gerekiyor. Bu dönemin çocukların benlik ve kimlik gelişimleri açısından önemi büyüktür. Aslında çocuklar “Hayır.” diyerek ve ebeveynlerine itiraz ederek, kendilerini ve varoluşlarını çevrelerindeki yetişkinlere kanıtlamayı amaçlamaktadırlar. Bu nedenle bunu unutmamak ve bu dönemin gelişime katkılarını göz ardı etmeyerek, bu geçiş döneminde çocuklar ile çok fazla çatışma yaşamadan, net kuralları koyarak ve anne-baba olarak tutarlı davranarak; ancak esnemesi mümkün olan durumları esnetebilme opsiyonunu da unutmadan ama bu durumu da çocuklara açıklayarak, uygun yaklaşımı sergileyebilirsiniz. Bu sayede aile içi işbirliği sağlanmış olur ve uygun iletişim kanalları kullanılarak var olan sıkıntılar da daha rahat çözülebilir.

Anne-babaların unutmaması gereken en önemli noktalardan biri de; çocuklarına model olma noktasıdır. Eğer anne-babalar çocuklarının her istediğini yaparsa, çocuklar konulan hiçbir kurala uymadıkları halde istedikleri her şey yapılıyorsa, ödüllendirme sistemi artık işlemez hale geldiyse ebeveynler bu tip noktalarda sabırsızlanmaya başlayıp ya çocuklarının yerine görevleri gerçekleştirebilir, çocuklarına kızabilir veya çatışmaya girebilirler. Burada dikkat edilmesi gereken; çocuklarımızdan nasıl davranmalarını istiyorsak bizim de öyle davranmamızın gerekliliği noktasıdır.  Eğer biz bu tip durumlarda sabırsız davranıyor ve istediklerimizin anında gerçekleşmesini talep ediyorsak, çocuklarımız da bizleri model alabilir. Örneğin; odasını toplamasını söylediğimiz kızımız inatla bize itiraz ederek toplamayacağını söylüyorsa ne yapmalıyız? Genellikle ebeveynler, bu durum karşısında odayı kendileri toplamayı tercih edebiliyorlar. Bu durum karşısında çocuğun aldığı mesaj;  “Eğer sen yapmazsan ben yaparım.” olabiliyor. Bunu fark eden çocuk eğer o işi yapmak istemiyorsa, bir daha bu durum ile karşılaştığı zaman tekrar aynı “taktiği” kullanarak anne-babanın sabrını deniyor ve sonunda yine kazanan taraf olabiliyor. Ayrıca bu tarz durumlar, çocukların kazanmış oldukları becerilerini kullanmalarını da körelten durumlar olabilmektedir. Yazı yazmayı öğrenen ancak henüz yavaş yazabilen çocuğumuzun ödev yapma saatinde yazı hızının düşüklüğüne dayanamayıp onun yerine ödevini yaparsak, hem çocuğumuz o becerisini geliştirme fırsatını yitirmiş hem de ödevini başkasına yaptırmış olur. Bu nedenle yapmamız gereken sabırlı davranarak, çocuğumuzu motive ederek yazı becerisini yavaş yavaş geliştirmesine olanak vermek ve bir süre sonra yazı çalışmaları için belli bir süre koyarak çocuğumuzu yazı hızını arttırabilme konusunda desteklemek ve yapabildiğini göstererek onu motive etmektir.

Anne-Babalara Öneriler:

1. Çocuklarımıza model olmak: Sadece sabırlı olmak konusunda değil, diğer tüm gelişim alanlarında da çocuklarımızdan beklentilerimizi sadece sözel olarak ifade etmek yerine davranışlarımızla onlara örnek olmamız çok önemlidir. Çocuklarımızın sabırlı davranmasını beklerken biz acele hareket edersek, sergilediğimiz ve beklediğimiz davranış kalıpları arasındaki tutarsızlık, çocukların kafasını karıştırabilir ve davranışları öğrenerek içselleştirmelerine olanak sağlayamayabilir. 

2. Tutarlı olmak: çocuk gelişiminde hem anne-babanın tutarlı olması, hem de davranış kalıplarının tutarlılığı çok önemlidir. Çocuğumuzun sergilediği davranış ile her karşılaştığımızda benzer şekilde davranmak, davranışın kalıcılığını sağlamak adına en önemli noktalardan biridir. Ayrıca davranışın öğrenilmesinde hem annenin hem babanın aynı şekilde davranıyor olması, çocuğun tutarlılığı görmesi ve sonrasında bu kalıpları kendisinin de sergileyebilmesi için gereklidir. 

3. Çocuklara fırsat vermek: çocuklarımız her zaman bizim istediğimiz hızda ve tempoda hareket edemeyebilirler. Burada sabırla beklemek ve onları hızlanmaları konusunda desteklemek işe yarayacaktır. 

4. Kararlı olmak: eğer bir kural koyduysanız ancak çocuğunuz uyum sağlamakta zorlanıyorsa veya yapmak istemiyorsa, ama bu kural sizin için mutlak uyulması gereken bir kuralsa kararlı olun ve kuralı değiştirmeyin. Ancak buradaki esneme ihtimalini değerlendirin ve katı olup diretmek yerine çocuğunuzu olumlu yönde motive ederek bu kurala uyması konusunda yüreklendirin. Uymayı öğrendiği zaman da onu mutlaka sözel olarak ya da maddi değeri yüksek olmayan (şeker, yapıştırma gibi) ödüllerle ödüllendirin. 

5. Beklentileri düzenlemek: çocuğumuzdan sergilemesini beklediğimiz davranış, mutlaka çocuğumuzun yaş dönemine ve gelişim özelliklerine uygun olmalıdır. Bu nedenle çocuklarımızı ve özelliklerini çok iyi tanımamız ve başarabilecekleri görevler vermemiz gerekmektedir.

6. Sorun çözme becerisini geliştirmek: eğer hem sizin hem de çocuğunuzun sabrı tükenmişse; bu noktada durun ve biraz düşünün. Sonrasında birlikte alternatif çözüm yolları üretin. Sadece yetişkinler değil, çocuklar da sorunların çözümü için fikir üretebilir ve söz sahibi olabilirler. Bu noktada çocuğunuzu çözüm yolları üretmesi için destekleyin.

7. Her talebi anında gidermemek: bu sayede çocuklar beklemeyi ve sabretmeyi öğreneceklerdir. Örneğin çok istediği bisiklete kavuşmak için yaz tatilini beklemek ya da yeni bilgisayar oyununu almak için hafta sonunu beklemek gibi durumlar, çocukların sabretmeyi öğrenmesi için kullanılabilir. Ancak bu süreleri belirlerken çocuklarımızın yaş dönemi özelliklerini ve ödüllerin değerlerini de göz ardı etmemek gerektiğini unutmamak gerekir.

Diğerleri