belgin temur


Öğrenme Bozukluğu Nedir ?

NASIL ANLAŞILIR? NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Türkiye'de ilkokul çağındaki çocukların 1 milyonunda öğrenme bozukluğu olduğunu söyleyen uzmanlar, bu durumun çocuğun okulda başarısız olmasına neden olan önemli etkenlerden biri olduğunu söylüyor. Okulda büyük zorluklar yaşayan bu çocukların, kendileriyle ve hayatla barışık olabilmeleri için ise anne-babalara çok önemli görevler düşüyor.

Çocuğunuzun okuldaki başarısızlığı, öğrenme bozukluğundan kaynaklanıyor olabilir. Öğrenme bozukluğu olan çocuklar normal, hatta normalin üzerinde bir zekaya sahip oldukları halde, okulda yaşıtlarından beklenen belli becerileri edinmekte zorlanabiliyorlar. Türkiye'de ortalama yüzde 5-10 civarında çocukta öğrenme bozukluğu görülüyor. Buna göre her sınıfa ortalama, 2 öğrenme bozukluğu olan öğrenci düşüyor. Dolayısıyla yaşıtlarıyla aynı okulda ve sınıfta eğitim görmek zorunda kalan bu çocuklar, yaşıtlarına ayak uydurmakta çok büyük zorluklar yaşıyorlar. Bu da onların duygusal sorunlar yaşamalarına neden oluyor. Öğrenme bozukluğu olan bir çocuğun kendisiyle ve hayatla barışık olabilmesinde ve hayata uyum sağlayabilmesinde anne-babaların ve öğretmenlerin rolü çok büyük. Bu sorunla yaşamak ve başa çıkmak anne-babalar için de zor olabilir. Ancak anne-babaların, problemi kabullenmesi, çözüm için sorunun kaynağını bulması, bir uzmanın desteğini alması ve çocuğa her davranışında sabırlı ve olumlu yaklaşması gerekiyor. Davranış Bilimleri Enstitüsü'nden Klinik Psikolog Şeniz Pamuk ve Mavi Pedagojik ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nden Psikolog Belgin Temur öğrenme bozukluğunun nasıl bir sorun olduğunu, bu sorunu yaşayan çocukların eğitimlerinin nasıl olması gerektiğini ve anne-babaların dikkat etmeleri gerekenleri anlattılar. 

Öğrenme bozukluğunun nedenleri?

Yapılan araştırmalar, öğrenme bozukluğunun ortaya çıkmasında tek bir neden bulunmadığını gösteriyor diyen Psikolog Belgin Temur, bu olasılıkları şöyle sıralıyor: "Doğum öncesinde annenin yetersiz beslenmesi, enfeksiyonlar, kontrolsüz ilaç kullanımı, doğum sırasında yaşanan bazı sorunlar, zor doğum, kordon anomalileri, doğum sonrası ateşli hastalıklar, kafa travmaları ve kalıtsal etmenlere bağlı olarak çocukta öğrenme bozukluğu ortaya çıkabiliyor."

Öğrenme bozukluğu nedir? 

Öğrenme bozukluğunun, öğretmen ve anne-babalar tarafından çoğunlukla zeka geriliği olarak yorumlandığını belirten Psikolog Şeniz Pamuk, sağını ve solunu ayırt edemeyen veya okuma-yazma öğrenemeyen çocukların ailelerinin çocuğa hemen "Geri zekalı" damgası vurmalarının yanlış olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor: "Öğrenme bozukluğu; beyine ait duygusal veya davranışsal bozukluktan kaynaklanabilen ve akademik becerilerde ortaya çıkan gerilik olarak tanımlanabiliyor. Çocuğun okulda başarısız olmasının nedenlerinden biri öğrenme bozukluğudur. Türkiye'de ilkokul çağındaki çocukların 1 milyonunda öğrenme bozukluğu var ve bunların da genellikle normal veya normalin üzerinde zeka düzeyine sahip olduğu tahmin ediliyor. Öğrenme bozukluğu, erkek çocuklarda kız çocuklara oranla 4 kat daha fazla görülüyor. Türkiye'de ise bu sorun genellikle hiperaktivite (dikkat dağınıklığı) ile karıştırılıyor." 

Öğrenme bozukluğu nasıl anlaşılıyor?

Türkiye'de öğrenme bozukluğunun yeni yeni tanınmaya başladığını söyleyen Şeniz Pamuk, öğrenme bozukluğunun öğretmen ve anne-babalar tarafından yeterince bilinmemesinin bu durumu daha da zorlaştırdığını vurguluyor. Şeniz Pamuk "Öğrenme bozukluğu olan çocukların sorunlarının derecesi farklı olmasına rağmen, hepsinin ortak yanı normal veya normalin üzerinde zekaya sahip olmaları. Ancak öğrenme bozukluğu olan çocuklar, okuma-yazmayı öğrenmekte, harfleri ve sembolleri hatırlamakta zorluk çekiyorlar." diyor ve çocukta öğrenme bozukluğunun belirtilerini şöyle sıralıyor: 

* Yaşıtları öğrenebildiği halde, öğrenme bozukluğu olan çocuk okuma-yazmada ve aritmetikte zorlanır. 

* Okul ve dersle ilgili konularda dikkatini toplayamaz. 

* Okurken ve yazarken harf atlar örneğin, bulut yerine bult yazar. Harf ekler örneğin, dev yerine deve yazar. Ters okur veya yazar örneğin, ev yerine ve yazar. 

* Okurken ve yazarken harf ve ses eşlemelerinde sıklıkla hatalar yapar, örneğin; b'yi d, k'yi t, k'yi g, m'yi n söylemek veya yazmak gibi. Noktalı ve noktasız harfleri karıştırabilir. Bu nedenlerle deniz yerine bemiz, fısıltı yerine vızıltı yazabilir. 

* Okuması son derece yavaştır, harfleri seslendirmek için büyük çaba harcar, ancak okuduğunu anlamakta güçlük çeker. 

* Yazılı ifadeleri son derece kısa ve mesaj iletmekten uzaktır; çocuğun ne anlatmak istediği anlaşılmaz. 

* Düşüncelerini yazılı ve sözlü olarak ifade etmekte zorlanır. 

* Çocuk okulla ilgili işleri sürekli olarak erteler. 

* Unutkan ve dalgındır. 

* Çarpım tablosunu öğrenmekte zorluk çeker. 

* Rakamları ters görür ve bazen yazıları aynada aksettiği gibi ters yazar, örneğin; 6'yı 9, 7'i 4, 15'i 51 gibi.

*  Toplama yerine çarpma yaptıkları gibi, toplamaya da soldan başladıkları görülür.

* Zaman kavramı gelişmemiştir. 

Eğitimde nelere dikkat edilmeli?

Pedagog Belgin Temur, öğrenme bozukluğu olan çocuğun eğitimi sırasında anne-babasının ve öğretmeninin dikkat etmesi gerekenleri şöyle anlatıyor: "Her sınıfta ortalama 2 çocuğun öğrenme bozukluğuna sahip olduğu düşünüldüğünde bu durumun hiç de azımsanmayacak yoğunlukta olduğu görülüyor. Eğitim sistemimizde bu çocuklar için hemen hiçbir özel uygulama yapılmıyor. Bu çocukların tanısı zamanında konulamadığı için yanlış anlaşılıyorlar. Bazen "Yaramaz ve saygısız", bazen de "Tembel" olarak nitelendiriliyorlar. Bu da onların okul hayatları boyunca bu sabıka ile yaşamalarına, var olan potansiyellerinin eriyip gitmesine neden oluyor. Uzman desteğinde yapılacak özel eğitim çalışmasının, çocuğun okula başladığı dönemde başlatılması gerekiyor. Bu çalışma çocuğun hem zorlandığı alanlarda gelişmesini sağlamayı hem de kendisiyle ilgili olumlu yönleri fark etmeye başlamasını amaçlıyor. Ayrıca ailenin, öğretmen ve okulun da çocuğun durumuyla ilgili bilgilendirilmeleri, uzmanın, ailenin ve okulun koordineli olarak aynı dili kullanmaları, aynı teknikleri uygulamaları sağlanıyor. Problemin tanısının ilkokulun son yıllarında ya da ortaokul döneminde konulması durumunda benzer terapi yaklaşımları kullanılıyor. Ancak problemin çözümünün geciktirilmesi problemin de büyümesine neden olduğundan bu dönemde başlanacak bir terapide aileye de çocuğa da biraz daha fazla görev düşüyor." 

Anne-babaların dikkat etmesi gerekenler

Pedagog Belgin Temur, ailelerin öğrenme bozukluğu yaşayan çocuklarıyla daha iyi iletişim kurabilmeleri için şu önerilerde bulunuyor:

* Öncelikle çocuğunuzun zorluk yaşadığı alanları bir uzman yardımıyla iyi saptayın. 

* Onu olduğu gibi kabul edin, özel durumuyla bağlantılı olarak ona daha çok tolerans tanıyın. 

* Unutmayın ki; çocuğunuzun zeka sorunu yok, o sadece özel ve farklı bir çocuk ve farklı öğreniyor.

* Ona değerli olduğunu hissettirin. Bunun için yapmanız gerekenler şunlar; onun kararlarına saygı gösterin, onu dinleyin ve çocuğunuza sık sık sizin için çok değerli bir varlık olduğunu söyleyin. 

* Ona koşulsuz sevildiğini hissettirin. Bunun için yapmanız gereken en önemli şey, başarılı da olsa başarısız da olsa ona onu sevdiğinizi söylemek. 

* Ona destek olun. Örneğin; herhangi bir ödevi ya da işi yaparken ona güvendiğinizi ve başaracağına inandığınızı söyleyin. Ya da ona olumsuz eleştiri yerine teşvik edici önerilerde bulunun. "Yine mi yapamadın" yerine, "Çaba gösterirsen başarırsın" deyin. 

* Evde küçük sorumluluklar verin. Örneğin; Masa hazırlamasını, dolapları yerleştirmesini söyleyin. Başardığında onu ödüllendirin. Maddi ödül yerine sözel ödülü tercih edin. Sözel ödül onu takdir etmektir. Örneğin; ona "Aferin, güzel yaptın, seninle gurur duyuyorum" gibi sözler söyleyin. Bu sözleriniz onun benlik algısının yükselmesine yardımcı olacaktır.

* Zaten yapamaz düşüncesiyle yaklaşmayın. Kendisine ait sorumluluklarında, siz etkin rol almayın. Örneğin; ödevlerini onun yerine yapmayın, onu siz giydirmeyin, ona yemek yedirmeyin. Yetersiz ve yavaş da olsa bir şeyleri kendi başına yapması konusunda ona fırsat verin ve yüreklendirin.

* Başarılı olduğu alanları belirleyin Örneğin; müzik, resim, sanat, spor vs. ve bu alanlara dönük sosyal çalışmalar yapması için fırsat yaratın. Başardığı işlerde onu takdir edin, ama dozunu iyi ayarlayın. Eğer bir işi gerçekten kötü yaptıysa, onu onore etmeyin. Unutmayın ki çocuklar abartıyı kolay fark ederler.

* Günlük yaşamınızı programlayın. Çocuğunuz ne zaman ne yapması gerektiğini önceden bilsin. Program konusunda tutarlı olun. 
* Onu kardeşleriyle ya da arkadaşlarıyla karşılaştırmayın. Çünkü kendisini yaşına göre yetersiz hissetmesine neden olabilirsiniz. 

* Ona beklentilerinizi net bir şekilde anlatın ve kendinize onun düzeyine uygun beklentiler belirleyin. Ona verdiğiniz görevler onun yapabileceği şeyler olsun. 

* Ona bir şey öğretmek istediğinizde mümkün olduğunca bol materyal kullanın, birden fazla duyusuna hitap edebilecek malzemeler hazırlayın. Örneğin matematiği, rakamlarla değil de elmalarla veya bunun gibi somut malzemelerle anlatın. Özellikle öğretilecek konunun görsel malzemelerle zenginleştirilmesi, kolay öğrenmesine ve bilginin kalıcı olmasına yardımcı olacaktır. 

* Ona bol bol günlük hayat deneyimi edinme fırsatı hazırlayın. Çünkü, en iyi öğrenme “Yaşayarak öğrenme”dir. 

* Beklediğiniz hızda öğrenmediğinde onu suçlamayın, sabırlı olun. 

* Onun dikkatinin kısa süreli olduğunu unutmayın.  Ona verdiğiniz görev ve sorumlulukları buna göre ayarlayın. 

* Onunla iyi iletişim kurun, onu dinleyin, anlaşıldığını hissettirin. Ancak iyi bir iletişimle, yaşadığı olumsuzlukların üstesinden gelmesine yardımcı olabilirsiniz. 

* Ve tüm bu süreçte bir uzman desteği alın. Çünkü bu hem çocuğunuzun zorluklarıyla baş etmesini sağlayacak hem de sizin çaresiz hissettiğiniz noktalarda yeniden motive olmanızı ve ihtiyaç duyduğunuz anda destek bulmanızı sağlayacak.

Öğrenme bozukluğunun çeşitleri

Öğrenme bozukluğu çeşitli şekillerde görülebilir. Bunlar: 

* Okuma bozukluğu (Disleksi): Çocuk gördüğü harflere doğru sesleri vermekte zorlanır. 

* Yazma bozukluğu (Disgrafi): Çocuk, yazmak istediklerini doğru harflere ve harf sıralamalarına dönüştürmekte zorlanır. 

* Aritmetik bozukluk (Diskalküli): Çocuk, sayı kavramlarını öğrenmede, işlem yapmada veya problem çözmede zorlanır. 

Yukarıda sıraladıklarımız öğrenme bozukluğunun en kolay fark edilen şeklini tanımlıyor. Bu durumdaki bir çocuk ilkokulun ilk sınıflarında hemen fark edilir. Ancak, en zor olanı çocuğun anlama ve kendini ifade etme konusunda zorlanmasıdır ve bu çocukların fark edilmesi daha uzun bir zaman alabilir. 

Önlem alınmazsa çocukta başka sorunlar ortaya çıkar

Pedagog Belgin Temur, özel eğitim almamış öğrenme bozukluğu vakalarında okul başarısızlığının çözümsüz ve nedeni anlaşılamayan bir problem olarak kaldığını belirterek, önlem alınmadığında neler yaşanacağıyla ilgili olarak anne-babaları şöyle uyarıyor: "Çözümsüzlük günden güne büyüyor, çocuk okula ve okulla ilgili faaliyetlere karşı günden güne daha fazla soğukluk hissediyor. Aile, yakın çevre ve öğretmen de çocuğun başarısızlığını vurguluyor ve çözümün çocuğun daha fazla çalışması olduğu fikrinde birleşiyorlar. Bu yanlış kanı, aileyi özel öğretmenler tutmaya ya da çocuğa daha sıkı bir çalışma programı hazırlamaya yöneltiyor. Bu çaba bir işe yaramadığında, problem her geçen gün daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Böyle bir durumda çocuklarda duygusal problemler görülüyor ve özgüven yetersizliği, iletişim kopukluğu, içe kapanma veya saldırganlık, uyumsuzluk, depresyon vs. gibi değişik uyum ve davranış problemlerinin görülme olasılığı artıyor." 

Öğrenme bozukluğu olan çocuğunuzla iyi bir iletişim kurarak, yaşadığı olumsuzlukların üstesinden gelmesine yardımcı olabilirsiniz. 

Onu olduğu gibi kabul edin, özel durumuyla bağlantılı olarak ona daha çok tolerans tanıyın. Olumsuz eleştiri yerine teşvik edici önerilerde bulunun. 

Duygusal sorunlara neden oluyor

Özel öğrenme bozukluğu yaşayan çocukların çok ciddi duygusal sorunlar yaşayabildiklerini belirten Psikolog Belgin Temur ve bununla ilgili olarak şunları söylüyor: "Özellikle okuma-yazmada problem yaşayan çocuklar okulda başarısız oldukları için, kendi zekalarından şüphe duyabiliyorlar. Kendilerine sık sık 'Ben aptal mıyım?' sorusunu soruyorlar. Okulda ve günlük yaşamda karşılaştıkları olumsuz deneyimler, benlik algılarını da olumsuz yönde etkiliyor. Öğrenme bozukluğu olan çocukların aileleri ve öğretmenleri genellikle onların yapamadıklarına ve beceremediklerine odaklanıyorlar. Bu nedenle sıkça olumsuz uyarı alıyorlar. Bu tutum da çocuğun kendine ilişkin olumsuz düşüncelerinin pekişmesine neden oluyor. Organize olmakta güçlük çekmeleri ve yeterli ders çalışma becerisi geliştirememiş olmaları ders çalışmayı bir kabusa dönüştürebiliyor. Bu da derse ve okula karşı ciddi motivasyon kayıplarına neden oluyor. Dolayısıyla çocuk, okula gitmek istemiyor, okumaya karşı isteksiz oluyor, okul arkadaşlarıyla sosyal ilişki kurmakta ve sürdürmekte güçlük çekiyor ve hareketleri saldırgan bir hale gelebiliyor.