tuğba gürçağ yarız


Çocuğu Ne Kadar Şımartmalı

Çocuklar dünyaya gelişleri ile birlikte tüm aileye yepyeni heyecanlar ve mutluluklar yaşatırlar. Anne-baba hatta tüm aile bireyleri, bu yeni meleğin gözlerini açışı ile birlikte ev ve iş ortamında üstlendikleri görevlerin yanına yeni bir görev tanımı daha eklemiş olurlar. Bebeğin bakımı ve onun hayata hazırlanışı…Bebek ağlayınca hemen neden ağlıyor olabileceği ile ilgili düşünceler ve ağlamasını sonlandırabilmek için çözüm önerileri atılır ortaya. “Acıkmıştır, bezinin değişmesi gerekiyordur, uykusu gelmiştir,...” Gerçek neden bulunup ona yönelik çözüm yolları uygulamaya geçirilir ve bebeğin istekleri yerine getirilmiş olduğundan bebek tekrar huzura kavuşur ve görevini başarıyla yerine getirmiş anne-babanın mutluluğu gözlerinden okunmaktadır. 

Bebek biraz büyüyüp yürümeye başlar ve sorduğu sorulara alacağı yanıtlarla dünyayı keşfetme çalışmalarına gelmiştir sıra…Uzanamadığı oyuncağı istemek için ağlayan bebek önceden oyuncağına kavuşmak için bir yetişkinin desteğine ihtiyaç duyarken, artık oturduğu yerden kalkıp minik adımlarıyla oyuncağa yönelen, oyuncağı alıp oynamaya başlayan böylece yetişkin desteği olmadan kendi sorununu çözebilmiş bir çocuk haline gelmiştir göz açıp kapayıncaya dek. Sözel ifade becerisinin kazanımı ve gelişimi ile birlikte ailenin yeni bireyi, tüm isteklerini artık ağlayarak değil kelime ve cümleleri kullanarak ifade etmeye başlar. “Bu ne, bunu al bana, ben bunu istiyorum, bundan da istiyorum, oraya gitmek istiyorum, hemen gitmek istiyorum, hayır beklemek istemiyorum…” Tüm bu isteklerin ifade edilmesinden sonra sıra bu isteklerin karşılanıp karşılanmayacağına gelir. İşte burada anne-babanın disiplin anlayışları devreye girecek ve kural-sınır mekanizmasının temelleri atılacaktır. Anne-babalar çocuklarını okullarda, iş yerlerinde, alışveriş merkezlerinde yani hayatın tüm alanlarında karşılaşacakları kurallar ile erken yaş dönemlerinde tanıştırmalıdırlar. Çocuklar gördükleri, dokundukları, beğendikleri, zararlı ya da zararsız, gerekli ya da gereksiz her şeyi isteyebilirler. Bu olay sıklıkla marketlerde, alışveriş merkezlerinde ve oyuncakçılarda hepimizin şahit olduğu bir durumdur. Çocukların her şeye sahip olmak istemesi, çok doğal bir durumdur. Daha yeni ayakları üzerinde durmaya başlayan ve bu dünya üzerindeki varlığını kanıtlamaya çalışan çocuk, gücünü kanıtlayabilmek ve yeni tanıştığı yaşam alanı üzerindeki her şeyi merakla keşfedebilmek için isteklerini sınırlandırmaz ve her şeye sahip olmak ister. 

İstekleri Bitmeyen Çocuklar

Bu yaştaki çocuklar benmerkezci özelliklere sahip olmaları nedeniyle her şeyin kendilerinin istediği şekilde olmasını isterler, başkalarının da istekleri olduğunu anlama becerisine henüz sahip değildirler. Bu nedenle ellerinde çikolatalı bir dondurma varken, bir tane de çilekli dondurma almayı isteyebilirler. Ya da daha az önce istediği kırmızı yarış arabasını almışken, başka bir çocuğun elinde aynı arabanın mavisini görünce bir tane de mavi arabadan almanızı talep edebilir. Anne-baba çocuğun bu talebini “Hayır.” yanıtı vererek karşılarsa, çocuk ağlamaya ve yere yatıp tepinmeye başlayabilir. İşte burada çocuğun yaptığı tek şey, sınırları test etmektir. Eğer bu ağlamalar, anne-babanın mavi arabayı alması ile sonuçlanırsa çocuğun bu olaydan öğrendiği bilgi; “Eğer annemle babam istediğim bir şeyi almaz ya da yapmazsa, tek yapmama gereken şey onlar bunu yapana kadar tepinerek ağlamaktır.” olacaktır. Eğer çocuğun isteği kabul edilmezse yani daha az önce kırmızı arabayı istediği için kırmızı arabanın alındığı, aynı arabadan iki tane alınmasının mümkün olmadığı çocuğun anlayabileceği şekilde uygun bir dille anlatılırsa ve çocuk tekrar ağlasa bile araba alınmazsa çocuğun bu olaydan çıkardığı ders şu olacaktır: “Ne kadar çok ağlarsam ağlayayım, annemle babam bu arabayı alma kararlarını değiştirmiyorlar.”. Bu tarz durumlarda iki ebeveynin de kararlı olması yani aldıkları kararın hiçbir şekilde değişmeyeceği mesajını çocuğa verebiliyor olması, bu sorunun çözülmesi için en önemli noktalardan biridir. Bunun yanı sıra, ebeveynler arası tutarlılık ta en önemli anahtarlardan biridir. Evde aynısının sarı saçlısından bulunan bebeğinin bir de siyah saçlı olanından almak isteyen kızınız şansını ilk önce annesinden yana deneyebilir ve annesinden bebeği almasını ister. Eğer anneden olumsuz yanıt alırsa bu sefer sıra babaya gelmiştir. Babasının yanına gidip şansını bir kere de babasından isteyerek dener. İşte burada en büyük görev yine ebeveynlere düşmektedir. Çocukların istekleri sınırsızdır ve çocuklar sınırsız isteklerini kimin karşılayacağını deneme-yanılma yoluyla öğrenirler. Eğer baba kızının istediği bebeği alır ise çocuğun burada öğrendiği sonuç:”Annem istediğim bebeği almadı ama babama gidip isteyince o aldı. Demek ki bundan sonra direk babamdan isteyebilirim, böylece engellenmeden hedefe ulaşırım.” olacaktır. 

Yoksa Çocuğum Şımarık mı?

Doğumuyla birlikte eve tarif edilemez bir mutluluk getiren bebek beslenme, temizlik, giyinme gibi tüm ihtiyaçlarının giderilmesi için yetişkinlere muhtaçken ve yetişkinler bu ihtiyaçların tümünü karşılarken; bebeğiniz büyüdükçe sizin sözünüzü dinlememeye, her söylediğinizi reddetmeye yani isteklerinizi karşılamamaya başlayabilir. Bu noktada anne-babalar içten içe bir kaygı yaşamaya başlayabilirler: “Yoksa çocuğum şımarık mı?”. 

Çocuklar kendilerini için neyin doğru neyin yanlış, neyin gerekli neyin gereksiz olduğunu henüz ayırt edemeyecek yaştadırlar. Bu nedenle ebeveynlerinin koyacağı kurallara, ebeveynlerinin çizeceği sınırlara ihtiyaç duymaktadırlar. Bu kurallar sayesinde çocuk kendini tehlikelerden korur, uygun ve doğru alışkanlıklar geliştirerek çevreye uyum sağlar. Son yıllarda popüler olan “özgür çocuk yetiştirme” kavramı bazı ebeveynlerin çocuklarını yetiştirirken bu kural ve sınırları koymaması durumunu ortaya çıkarmıştır. Ancak çocuğunuzu özgür yetiştirmek demek, onun her talebini yerine getirmek, her istediğini almak, her anınızı onun istekleri doğrultusunda planlamak, tüm kararları onun vermesine olanak sağlamak anlamına gelmemektedir. Elbette çocuğunuza oyuncak ve dondurma alacak, onun giymek istediği pembe eteği giymesine izin verecek, parka gitme saati gelince onunla parka gidecek ve onu salıncakta sallayacaksınız. Ancak yatma saati geldiğinde hala televizyon karşısında oturan ve “Ben daha yatmak istemiyorum dizim yeni başladı ve bitmesine iki saat var, dizi bitince yatacağım.” diyerek daha önceden belirlemiş olduğunuz kuralları kendi istekleri doğrultusunda yeniden şekillendirmeye çalışan çocuğunuzun isteğini yerine getirmeniz; onun ertesi gün uykusuz kalmasına, yatış-kalkış saatlerinin düzeninin bozulmasına, okula geç kalmasına, ilk derste uyuyakalarak dersi dinleyememesine, gününün verimsiz ve keyifsiz geçmesine ve aile tarafından konulan kuralların istediği her zaman değişebileceği mesajını almasına neden olabilir. 

Belli bir disiplin anlayışı ile yetişen, uyması gereken kurallar olduğunu ve kurallara uymadığı zaman belli yaptırımlar ile karşılaşacağını bilen, uygun isteklerinin ebeveynleri tarafından gerçekleştirileceğini bilen, isteklerini ertelemesi gerektiği durumlarda bunu yapması gerektiğini kabul edip beklemeyi öğrenen çocuklar kendine güvenen, ayakları üzerinde duran, sorumluluk sahibi olan, girdiği ortama ve ortamın kurallarına uyum sağlayabilen, doyum sağlayan tatminkar çocuklar olacaklardır. Kuralsız-sınırsız yetişen, her isteği ertelenmeden anında gerçekleştirilen çocuklar ise doyum sağlayamayan, hep elindekinin daha fazlasını isteyen, her istediğine anında sahip olmak isteyen ve bu gerçekleşmediğinde huzursuz ve mutsuz olan, başkalarının isteklerine saygı göstermeyen, beklemeyi bilmeyen, sabırsız çocuklar olacaklardır. 

İstekleri Uygun Şekilde İfade Etmek

Anne-babaların en çok yakındığı durumlardan bir tanesi de sözlerinin dinlenmemesidir. 
Çocuğun söz dinlemeyi öğrenmesi, yaşamın ilk yılarında öğrenilmeye başlanılır. Anne-baba isteklerini çocuğun zihinsel ve dil gelişimi düzeyine uygun bir şekilde ifade ederek çocuklarını isteklerini gerçekleştirme yönünde motive edebiliyorsa ve çocukları isteklerini gerçekleştirdiği zaman çocuklarını sözel olarak ödüllendirerek memnuniyetlerini ifade ediyorlarsa, çocuk anne-babasının taleplerini yerine getirmekle mutlu olacak ve onları mutlu ettiği için bu durumdan olumlu yaşantılar edinecektir. Eğer anne-baba isteğini çocukları ile paylaşırken, çocuklarını tehdit ederek ve davranışın sonucunda karşılaşacağı olumsuz durumları ifade ederek çocuğu isteklerini yerine getirme yoluyla motive etmeye çalışırlarsa çocuklar anne-babalarını dinlemeyi ve isteklerini gerçekleştirmeyi pek tercih etmeyecekler ve motive olmayacaklardır. Yani bu tarz durumlarda ebeveynlere düşen en önemli görev, isteklerini olumlu mesajlar vererek ifade etmeleridir. Bu sayede iki taraf ta olumsuz duygular yaşamayacak ve iletişimleri olumsuz yönde etkilenmeyerek ilişkileri bozulmayacaktır. 

Anne-Babalara Öneriler:

 Öncelikle çocuğunuzu karşılıksız olarak, bir beklentiniz olmaksızın sevdiğinizi ona hem sözel olarak hem de sözel olmayan daha farklı mesajlarla, örneğin saçını okşayarak, onu öperek ve ona sarılarak belli etmelisiniz. Karşılıksız ve beklentisiz olarak sevildiğini bilme hissi, özgüven gelişimini olumlu yönde etkileyecektir. 
 Çocuğunuz ile iletişim kurun. Her zaman onunla konuşun, onu dinleyin ve onu da sizinle konuşmaya ve sizi dinlemeye teşvik edin. Böylece hem paylaşımlarınız artar hem de olumlu yaşantılar ilişkilerinizi daha sıcak hale getirir. 
 Yaşamın ilk yıllarından itibaren çocuğunuza kural-sınır kavramını öğretin ve yaşamında kurallara ve sınırlara yer olmasını sağlayan bir disiplin anlayışı belirleyin. Belli bir kural-sınır anlayışı ile yetişen çocuklar, kendilerini güvende hissedeceklerdir. Bu kurallar, çocukların ilerleyen yıllarda kuralları olan ortamlarda örneğin parkta-markette-alışveriş merkezinde-okulda sıkıntı yaşamasına engel olacaktır. 
 Becerileri geliştikçe çocuğunuzu destekleyin ve becerisini sergilemesine izin verin. Örneğin çatal-kaşık kullanmayı öğrenen çocuğunuzun dökerek te olsa kendi yemeğini kendisinin yemesine izin verin. Böylece bir süre sonra dökmeden yemeyi öğrenecek ve kendi başına bir şeyi başarmanın ona hissettirdiği gururu yaşayacak ve bu duygu özgüven gelişimini olumlu yönde etkileyecektir. 
  Sorumluluk sahibi olmasına olanak verin. Örneğin oyun oynadıktan sonra oyuncaklarını toplamak, yemek yedikten sonra tabağını mutfağa götürmek, kedinin mamasının bittiğini fark edip bunu size haber vererek mama almanızı hatırlatma gibi görevleri, uygun yaş dönemlerinde çocuğunuza verebilirsiniz. Böylece bir görevin sorumluluğunu almayı ve onu takip etmeyi öğrenecek, bir görevi başarıyla tamamlamanın verdiği mutluluğu tadarak benlik saygısını arttıracaktır. 
  Evdeki kuralları çocuğunuzun yaşına, becerilerine ve bilişsel gelişim düzeyine uygun olarak belirlediğinizden emin olun. Ayrıca bu kuralları uygun bir dile çocuğunuza açıklayın. 
  Anne ve baba olarak tutarlı olun. Tutarlı bir disiplin anlayışı çocuk gelişimi ve eğitimi için en önemli noktalardan biridir. Annenin “Evet.” dediğine baba da aynı yanıtı veriyor olmalıdır. Aynı zamanda bir gün koyulan kural ertesi gün değiştirilmemeli, bir gün “Hayır.” denen duruma ertesi gün “Evet.” yanıtı verilmemelidir. 
 Çocuğunuzu ödüllendirin. Beklenen olumlu davranışların şekillenmesi için sözel ödüllendirme, maddi ödüllerden çok daha etkilidir. “Bu davranışını çok beğendim, seninle gurur duyuyorum.” gibi ifadeler çocuğunuzu bu davranışı sergileme yolunda olumlu yönde motive edecektir. 
 İstenen davranışları sergileme konusunda çocuğunuza model olun. Anne-baba olarak sizlerin davranışlarını gözlemleyerek öğrenen çocuğunuz, sizi model alarak bu davranışları daha çabuk içselleştirecektir.