tuğba gürçağ yarız


Dokunmanın Sihirli Etkisi

Yaşamın ilk yılları, bireylerin gelişimlerini tüm yönleriyle etkileyecek temel yıllardır. Aslında bu temel gelişim süreci doğum öncesi dönemde yani anne karnında başlamaktadır. Anne karnında fiziksel gelişimini sürdürmekte olan bebek, bizlerin fark edemeyeceğimiz bir şekilde sosyal gelişimini de sürdürmektedir. Dışarıdan duyduğu sesler, bebek ile yapılan konuşmalar, ona dinletilen müzikler, “bebeği” okşamamız, bebeğe dışarıda onu beklediğimizi hissettirir ve sosyal gelişim sürecini bir anlamda başlatır. Anne karnındaki bebek, annesinin sesini diğer seslerden ayırabilmektedir ve yapılan araştırmalara göre anne sesi, anne karnındaki bebeği rahatlatmaktadır. 

Doğum ile birlikte bebek gözlerini hayata açar ve gelişimin temelleri atılmaya başlanır. Bebek doğduğu andan itibaren tüm duyu organları çalışmaya başlar ve bebek dış dünyayı tanımaya başlar. Bebek, hayatı boyunca kullanacağı temel bilgi ve becerileri edinmeye hazır bir şekilde biz yetişkinleri ve çevredeki uyaranları beklemektedir. Bebeğin çevresinde bulunmakta olan her şey onun için uyarıcı ve öğrenilmesi gereken bir nitelik taşımaktadır. Kendisine her yönden uyarıcı nitelikte bir çevre sunulan bebeğin gelişim süreçleri olumlu yönde ilerleyecektir. 

Bebeklik yıllarındaki olumlu yaşantılar, çocukluk ve daha da ileride yetişkinlik yıllarını etkileyecektir. Bu nedenle anne babalara düşen ilk görev, bebeklerini her yönüyle tanımak ve gelişim süreçlerini takip etmektir.

Bebekler doğdukları andan hemen sonra anne kucağına verilirler. Bu an anne için hazzı tarif edilemeyecek kadar mutluluk ve heyecan verici bir andır. Bebek için ise uyaranların fark edilmeye başlandığı bir an olarak tarif edilebilir. Bebek daha önce hiç yaşamadığı dokunma hissini ilk kez tatmaya başlar. Bu his ile birlikte bebek kabul edilme ve sevgi ile ilk kez tanışmış olur.

Bebekler doğum ile birlikte öğrenmeye başlarlar ancak yapabildikleri yani beceriler çok sınırlıdır. Bebekler herhangi bir beceriyi sergilemek veya ihtiyaçlarını gidermek için annelerine ihtiyaç duyarlar. Yani tüm bebekler annelerine bağımlıdırlar. Bebek ve anne, doğum sonrasındaki birkaç gün içinde birbirlerini tanımaya başlar ve uyumlu birlikteliklerinin temellerini atarlar.

İhtiyaçlar ve bunların giderilmesi, yaşantımızın temel noktalarıdır. Bebekler için de bu ihtiyaçların giderilmesi önemli bir gereksinimdir. Her bireyin olduğu gibi bebeklerin de ihtiyaçları vardır. Karnının doyması, altının değiştirilmesi, banyo yapması gibi birtakım ihtiyaçlarında bebek annesine bağımlıdır. Anne ve bebek için bu ihtiyaçları giderildiği anlar, ilişkilerini sağlamlaştıran anlardır. 

Bir bebek için karnının doyurulması, altının değiştirilip temizlenmesi birer ihtiyaç ise dokunulmak, fiziksel temas ve okşanarak sevilmek de birer ihtiyaçtır. Bebeğin diğer ihtiyaçları nasıl gideriliyorsa, bu temel ihtiyacı da anne tarafından giderilmelidir. Bebekler ben-merkezci varlıklardır. Tüm ihtiyaçları onlar istedikleri anda, onların istedikleri kişi tarafından giderilmelidir. Temel güven duygusunun kazanılması adına bu istekler anne tarafından ve doğru zamanda giderilmelidir. İstek ve ihtiyaçları karşılanan bebek rahatlar ve güvenmeye başlar. Bu sayede temel güven duygusu kazanılmaya başlanılır.

Anne-bebek ilişkisinde dokunmanın, yani fiziksel temasın önemi çok büyüktür. Bebek için annesinin tenini hissetmek, annesinin kokusunu duymak, annesinin kucağında olup onun kalp atışlarını hissetmek çok önemlidir. Psikolojik ve fizyolojik anlamda anne-bebek birlikteliği, temel güven duygusunun kazandırılması adına çok gereklidir. Temel güven duygusu, yaşamın ilk yıllarında kazandırılmaktadır. Bu ilk yıllarda bebeğin ilk görevi güvenmeyi öğrenmektir. Bu görevin gerçekleştirilmesindeki başrol oyuncuları anne ve bebektir.

Bebek için ilk yıllarda anne her şey demektir. Anne kendini nasıl hissediyorsa bebek de aynen öyle hissedecektir. Anne üzüntülü ise bebek huzursuz olacak, anne mutlu ise bebek de huzurlu olacaktır. Yapılan araştırmalara göre stres altında çocuğu ile ilgilenen annelerin çocukları daha mutsuz yaşantılar ile karşılaşmaktadır. Bu nedenle annelerin bebekleri ile ilgilenecekleri zamanlarda stresten arınmış, sakin ve huzurlu bir ruh hali içinde olmaları çok önemlidir. Bu tarz bir ruh hali ile çocuk ile ilişki kurulması, çocuğun güven gelişimi açısından doğru ve sağlıklı olacaktır. Bunun tam tersi bir şekilde ilişki kurulur ise, yani eğer çocuğu ile tensel temas kuracak anne stresli, kaygılı, mutsuz, sinirli, keyifsiz ve huzursuz ise, çocuk bu olumsuz hisleri elbette anlayacak ve o da keyifsiz bir ilişki kurmaktan dolayı memnuniyetsizliğini ağlayarak veya huzursuzlanarak belli edecektir.

Annenin tensel temas kurarak bebeğe verdiği sıcaklık, bebeğin yaşama olan bağını ve güvenini geliştirecektir. Bebeklerin anneleri ile kurdukları tensel temas, temel güven duygusunun kazanımında en önemli adımdır. Bebek annesi tarafından anlaşıldığını, bir değeri olduğunu ve sevildiğini anlar ve annesine güvenir. İhtiyacı karşılanan bebek, ileride yine ihtiyaç duyduğu zaman annesinin yanında olacağını bilir yani annesine güvenir. Kazanılan güven duygusu, yaşamın ileriki yıllarında kurulacak olan bütün bireysel ilişkileri olumlu yönde etkileyecektir. İhtiyaçları giderilmeyen bebeklerde ise güven duygusunun yerini güvensizlik duygusu almaktadır. 

Temel güven duygusunun bebek tarafından kazanımında bir diğer önemli nokta, annenin sergilediği tutarlılıktır. Anne çocuğunun dokunma, açlık gibi ihtiyaçlarını doğru zamanlarda gidermez veya sadece zaman zaman giderirse bu tutum güven duygusunu olması gerekenin tersi yönde geliştirir; yani güven duygusunun yerini güvensizlik duygusu alır. Çünkü çocuk her zaman giderilmesini beklediği dokunma, okşanma gibi ihtiyaçlarının ne zamanlarda giderileceğini öğrenememektedir. Bu nedenle annesine, dolayısıyla çevresine sağlıklı bir güven duygusu geliştiremez. 

Dokunmak ve okşamak, sevginin göstergeleridir. Annesi tarafından okşanmayan, kucağa alınmayan, koklanmayan veya dokunulmayan bebekler sevgiden habersiz olarak yetişirler. İleriki yıllarda bu, onların yaşamlarını olumsuz yönde etkiler. Çevrelerindeki kişilere hissettiklerini anlatamaz ve gösteremezler. Çevrelerindeki kişilere sevildiklerini hissettiremezler. Yaşamlarında sıcaklık yoksunluğu yaşanır. En yakınlarındaki kişilere bile bağlılık geliştirmekte güçlükler yaşarlar ve çevrelerindekilere güvenemezler. Zaman içinde güvensiz ve yaşamdan keyif almakta zorlanan bireyler haline gelebilirler.

Yaşamın bu ilk yıllarında sadece annelerin değil babaların da bebeğin gelişimine etkileri büyüktür. Bebeğin temel ihtiyaçları çoğunlukla anne tarafından giderildiği için genellikle babalar “oyun dışı” gibi gözükseler de aslında bir “başrol”de babalara aittir. Tıpkı anneler gibi, babaların dokunuşları da bebeğin temel güven duygusu için çok gerek duyulan bir unsurdur. Babalar, bebek için dış dünyayı temsil ederler. Bebeklerin babaları ile kurdukları olumlu tensel temas ilişkisi, bebeğin ileriki yıllarda çevresi ile kuracağı ilişkiyi olumlu yönde etkileyecektir. Bu nedenle bebeğin doğumu ile birlikte baba da, bebek ile ilgilenmeli ve anneye destek olmalıdır. Bebeği kucağına almalı, ona dokunmalı, okşamalı, öpmeli, temel ihtiyaçların giderilmesinde yani altının değiştirilmesinde, mamasının yedirilmesinde, banyosunun yaptırılmasında anneye yardımcı olmalıdır. Bu tarz olumlu yaşantılar, hem sonraki yıllarda kurulacak sağlıklı baba-çocuk ilişkisinin temellerini hem de diğer bireyler ile kurulacak sağlıklı ilişkilerin kökenlerini hazırlar. Baba desteğinden yoksun bir gelişim süreci geçiren çocukların hem babalarıyla hem de çevre ile ilişkileri olumsuz yönde etkilenmektedir.

Anne-Babalara Öneriler:

 Bebeğiniz ile ilgili sorumlulukları birlikte yerine getirin. Sadece anne veya sadece babanın ilgisi, çocuğunuz için yeterli değildir. Çocuğunuzun her ikinize de ihtiyacı vardır.
 Bebeğinize dokunun. Tensel temas, kişilik ve özgüven gelişiminde ihtiyaç duyulan temel noktalardan biridir. Dokunulan, okşanılan bebek sevildiğini hisseder. Bu sayede, temel güven duygusu gelişmeye başlar.
 Bebeğinizi karşılıksız sevin. Karşılıksız, hiçbir beklenti olmadan sevildiğini bilmek, özgüven gelişimini olumlu yönde etkiler.
 Yaşamın ilk yılları çok önemlidir. Bütün yönlerden gelişimin temelleri bu yıllarda atılır. Anne ve babalar, bu yıllarda bebeklerini dikkatle takip etmeli ve gelişim sürecini gözlemlemelidirler.
 Anne ve babanın bebek ile kurduğu duygusal ilişki çok önemlidir. Bu ilişkinin kurulabilmesi anca tensel temas ile mümkün olacaktır.
Bebeğin duygusal doyuma ulaşabilmesi için onu kucağınıza alın, onu okşayın, onunla oynayın, ona gülümseyin. Onu beslerken, altını değiştirirken, onu yıkarken, öperken aslında onun özgüven gelişimine katkıda bulunduğunuzu unutmayın. 
 Bebeğinizin ihtiyaçlarını giderirken tutarlı bir tutum sergileyin. Süreklilik, kişilik ve özgüven gelişiminde çok önemli bir noktadır.
 Bebeğiniz ile ilgilenirken huzurlu ve stresten uzak olmaya çok dikkat edin. Bebeğiniz ile ilişki kurduğunuz anlar, keyfi tarif edilemez anlardır. Bu anların keyfini çıkarın. Sizi mutlu görmek onu da mutlu edecektir.