tuğba gürçağ yarız


Dsiplin

Çocuğumuz doğduğu ilk andan itibaren anne-baba olarak onun ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir koşturmaca içine gireriz. Onu doyurmayı, altını değiştirmeyi, uyutmayı, kucağımıza alıp sevmeyi, onu sakinleştirmeyi heyecanlı bir “görev” gibi hızlıca ve severek yerine getirmeye çalışırız. Çünkü bebeğimiz, bunların hiçbirini, bizim görevlerimizin hiçbirini kendi başına halledebilecek kadar gelişmiş beceriye sahip değildir. Hatta bu görevleri sadece anne-babalar değil bebeğin etrafındaki herkes elinden geldiğince yerine getirmeye çalışır. Bebek ağlamaya başladığı an, bize verdiği sinyal bir ihtiyacının olduğudur. Bizler de hemen verilen sinyali değerlendirerek ihtiyacın ne olduğunu anlar ve hızla giderek bebeği memnun etmeye çalışırız. Böylece bebeğimiz ihtiyaçlarının sevdikleri tarafından giderildiğini öğrenmeye başlar. Eğer bebeğimizin tüm isteklerini tutarlı bir şekilde ve tam zamanında yerine getiriyorsak, bebeğimiz güvenmeyi öğrenmeye, koşulsuz olarak sevildiğini ve değer verildiğini hissetmeye başlar. İşte tam bu noktadan itibaren disiplin kavramı hayatımıza girmeye başlar. 

Disiplin Nedir?

Disiplin kelimesini duyunca ilk olarak akla gelen kelime genellikle “ceza”dır. Aslında disiplin, çocuklarımızın istenilen davranışları öğrenmesini sağlayarak, onlara iç denetim kazandırmak, bu sayede hem aile içinde hem de toplum içerisinde çocuklarımızın uyumlu bireyler olarak yaşamasını sağlamak anlamına gelmektedir. Disiplin çocuğun aslında doğumu ile birlikte yaşamaya başladığı bir süreç olarak ele alınabilir. Disiplin çocuk eğitiminin temel taşlarından biridir. Disiplindeki temel amaç; çocuğa istenilen davranışları öğreterek kendini kontrol edebilme becerisini kazandırabilmektir. Çünkü her zaman çocuğumuzun yanında olarak onu “Bu doğru, bunu yapabilirsin.” ya da “Bu yanlış, bunu yapamazsın.” şeklinde yönlendirebilmemiz çok ta mümkün olmayacaktır. Bunu sıklıkla çocuğumuzun henüz bize bağımlı olduğu dönemde yani 0-3 yaş döneminde yapabiliriz. 3 yaşından sonra çocuğumuz bağımsızlığı kazanma yoluna girer, bir birey olma yolunda hızla ilerlemeye başlar, dış dünyayı tanımaya yönelik bir ilgi alanı edinir, yaşıtı çocuklar ile birlikte vakit geçirmek onun için çok önemli olmaya başlar yani sosyal gelişim hızla ilerler. Yaşantılar ve yaşayarak, görerek öğrenmek, davranışlarımızın sonuçları önem kazanmaya başlar. Burada önemli olan çocuğumuza uygun olan davranışları ve kuralları öğretebilmek ve benimsetebilmektir. Bunun için ihtiyacımız olan temel anahtarlar; ‘sevgi ve güven’dir. Eğer çocuğumuza onu koşulsuz olarak sevdiğimizi ve güvendiğimizi hissettirebilirsek, onun disiplini ve kuralları öğrenerek benimsemesi daha kolay olacaktır.

Disiplini öğrenmek okul yıllarında başlamaz. Çocuğun kurallar ile karşılaştığı ilk yer okul değil ev ve aile ortamı olmalıdır. Temel alışkanlıkların kazanıldığı okul öncesi dönem, uyku, yemek, temizlik kadar önemli olan disiplinin de edinilerek içselleştirilmesi adına en uygun dönemdir. Ev ortamında hiçbir kural ile karşılaşmayan, her istediğini istediği anda yapabilen ve her isteği anında yerine getirilen çocuk, okula başlaması ile birlikte büyük sıkıntılar ile karşılaşacaktır. Onun kuralları koyduğu ev ortamının yerini, kuralları “öğretmenim” dediği bir yetişkin; istediği gibi dağıttığı odasının yerini, her zaman düzenli olması gereken bir sınıf; istediği oyunu istediği an oynayabildiği zaman dilimlerinin yerini, sadece zil çaldığı zaman oyun oynayabileceği “teneffüsler” aldığı zaman, çocuğunuzun yaşadığı bocalama zaman içerisinde bir uyum problemine dönüşecektir. Bu sebeple aile olarak bizlere düşen görevler, çocuğumuza evimizin bazı kuralları olduğunu öğretmektir. Bu kuralları evinizin ortamına, sizin ve çocuğunuzun kişilik yapılarınıza, çocuğunuzun gelişim düzeyine ve beklentilerinize göre birlikte belirleyebilirsiniz. Ancak kuralların çocuğunuzun yaşına uygun olması çok önemlidir. Örneğin 3 yaşındaki çocuğunuz için oynadıktan sonra oyuncakları toplamak uygun bir kural olabilir. 5 yaşındaki çocuğunuz yemeğinizi masada hep birlikte yedikten sonra kendi tabağını mutfağa götürmeyi bir kural olarak öğrenebilir.

Peki bu kurallar kimler için geçerlidir? Çocuklar anne-babalarını gözlemleyerek öğrenirler. Anne-baba ne yaparsa çocuk için doğru olan odur. Çünkü çocuklar ebeveynlerini model alarak büyürler. Anne-babanın her davranışı, her yaşantısı, yaşadığı her duygu, verdiği her tepki çocuğun gözlemi altındadır. Yani biz nasıl davranırsak, çocuğumuz da aynen o davranışı sergileyecektir. Bu nedenle ebeveynlerin çocuklarına model olmaları çok önemlidir. Çocuğumuzdan sergilemesini istediğimiz bir davranışı eğer biz sergilemezsek, çocuğumuzun o davranışı sergilemesini beklemek ona yapılmış bir haksızlık olacaktır ve tabii ki çocuğumuz bu davranışı sergilemeyecektir.

Çocuk disiplininde “model olmak” kadar önemli bir diğer nokta da “tutarlı” olmaktır. Tutarlı olmak demek, çocuğu yetiştiren anne ve babanın hemfikir olması demektir. Tutarlı olunduğu takdirde çocuk doğru davranışları daha kolay ve hızlı bir şekilde öğrenecektir. Annesinin onay verdiği fakat babasının desteklemediği davranışlar ile karşılaşan çocuk bocalayacak, şaşıracak ve davranış edinimi gerçekleşemeyecektir. Bazı durumlarda çocuk bunu kendi çıkarları için kullanarak davranışını onaylayan ebeveyn ile aynı safta yer alabilir.

Disiplin Eğitiminde Bazı Hatalar

Disiplini çocuğumuza edindirmeye çalışırken bazı durumlarda hata yapabiliriz. Sıklıkla karşılaşılan hatalar şunlardır:

 Çocuğumuza neyi yapmaması gerektiğini söylemek: Çocuğumuza “Yapmasana!”, “Sana yapma dedim!” demek yerine ona neyi yapmasını istediğimizi, hangi davranışı sergilemesini beklediğimizi söylemek ve göstererek model olmak daha etkili bir yol olacaktır. Örneğin akşam yemeğinde tabağındaki yemeği elleriyle yemeye çalışan oğlunuza “Çatalını kullanarak yemeyi deneyebilirsin.” demek ve ona model olarak bunu nasıl yapacağını göstermek daha kalıcı bir çözüm olacaktır.

 Sadece olumsuz davranışlara geribildirim vermek: Çocuğumuz istenmeyen bir davranış sergilediği zaman, yaptığımız ilk şey ona kızmak ve verdiğimiz ilk tepki ona bağırmak olabilmektedir. Ancak böyle istenmeyen bir durumla karşılaştığımızda kızmak yerine, istenen davranışı sergilediği zaman bu olumlu davranışı ödüllendirerek pekiştirmek, bu davranışın kazanımını hızlandıracaktır. Yemek yeme örneğine dönersek; çocuğumuz elleriyle yediğinde ona bağırmak yerine çatalı ile yediği zaman onu övmek, çocuğumuzun hoşuna gidecek ve çatalı ile yediğinde övgü aldığını görünce bu davranışı sergilemeyi tercih etmeye başlayacaktır.

 Çocuğa karşı şiddet ve dayak kullanmak: Bu yaklaşım tarzının çocuk gelişimi ve eğitimine kesinlikle hiçbir faydası yoktur. Aksine çocuklarda yaraları sarılamayacak kadar geniş yaralar bırakabilmektedir. İstenilen davranışı sergilemeyen bir çocuk dayak ile karşılaşıyorsa, kendi istekleri gerçekleştirilmediği takdirde karşısındaki bireyi dövebileceğini düşünür. Yani dayağı bir sorun çözme, iletişim kurma ve isteğine ulaşma yolu olarak öğrenir. Bütün bu olumsuz düşünceler çocuğun çevresi ile iletişim kurmasını engeller, zaman içinde birey girdiği sosyal ortamlarda kabul görememeye başlar, bu da kişinin özgüven gelişimini olumsuz yönde etkileyerek kişilik gelişimini zarara uğratır. Kişi saldırgan ve zarar verici özellikler sergilemeye başlayabilir. Bu nedenle dayak kesinlikle kullanılmaması gereken bir yöntemdir. 

 Annenin kabul ettiği bir davranışı babanın kabul etmemesi: Anne-babalar kendi aralarında oturup konuşarak ortak kurallar belirlemedikleri ve bunu çocuklarına anlatmadıkları takdirde, çocuğa karşı tutarsız bir yaklaşım sergileyeceklerdir. Neyin uygun olup neyin uygun olmadığı konusunda güvendiği iki kişiden farklı mesajlar alan çocuk, nasıl davranacağı konusunda kararsızlık yaşayacaktır, ne zaman ne yapacağını öğrenemeyecek böylece neyin gerçekten doğru ve neyin gerçekten yanlış olduğunun farkın varamayacaktır. Aslında çocuğun ihtiyacı olan şey, neyin doğru ve yanlış olduğunu ona tek ses halinde söyleyecek olan ebeveynlerdir. Tutarlı ebeveynler, disiplini öğretmekte ihtiyaç duyulan en önemli takım oyuncularıdır. Anne-babasından aynı mesajı alan çocuk neye güveneceğini ve neyi yapması gerektiği öğrenir.

 Torununa kıyamayan büyük ebeveynlerin torunlarının her istediğini yapması: Büyük ebeveynler torun sahibi oldukları andan itibaren, torun bütün evlerin hakimi haline gelir. Her istediği anında yerine getirilir. Ağlaması halinde anne ve babaya kızılır, çocuğu niye ağlattıkları sorulur, istekleri yerine getirilmeyince anne-babaya kızılır ve konulan kurallar bir anda ortadan kaybolur. Burada unutulmaması gereken en önemli nokta: bu çocuğu herkesin çok sevdiği ve bu çocuğun eğitime ihtiyaç duyduğudur. Bu nedenle çocuğun eğitiminde anne-baba ve büyük ebeveynler aynı tutarlılığı sergilemelidirler. Ortak noktalarda aynı davranışları sergilemek konusunda birlikte anne-baba ve büyük ebeveynler, çocuğa kural ve sınırları öğretmekte başarılı olacaklardır.

 “Kuralları sadece anne-baba koyar.” kuralı: Her ev içerisinde uyulması gereken bazı kurallar vardır. Bu kuralları belirlemek o evde birlikte yaşayan kişilerin görevidir. Bu görev sadece ebeveynlerin görevi gibi gözükse de aslında ihtiyaçlarının farkına varan çocuklar da isteklerini ifade ederek kuralların belirlenmesi konusunda ebeveynlerine yardımcı olabilirler. Ancak burada önemli olan nokta; çocuğa söz hakkı vermek kadar, onu kontrol edebiliyor da olmaktır. Çünkü çocukları için neyin doğru, neyin yanlış olduğunu en iyi ebeveynler bilir. Bu nedenle kuralları belirlerken bu noktayı göz ardı etmemek önemlidir.   

 “Bir sürü kuralımız olmalıdır.” kuralı: Her evin kendi düzenine uygun bazı kuralları olması gerekir ancak burada önemli olan birkaç nokta vardır. Bu kuralların sayısı çok fazla olmamalı, kuralların sayısı ev düzeni ve çocuğun yaşına göre belirlenmeli ve çocuğun yaşı arttıkça kurallar da yaşına uygun şekilde düzenlenebilmelidir. Çocuğun uyum sağlayamadığı birçok kural olması yerine, takip edebildiği ve uyum gösterdiği 1-2 kural olması, hem çocuğun gelişimi hem de disiplin edinimi açısından daha doğrudur. 

 “Kurallara sadece kural oldukları için uyulmalıdır. Ödüle gerek yoktur.” kuralı: Bazı ebeveynler kural olarak koydukları her iteme çocuklarının hemen uyum göstermesini beklemektedirler. Burada unutulmaması gereken en önemli nokta: çocukların pekiştirilen davranışları çok daha hızlı bir şeklide öğrendiğidir. İstenilen davranışı sergileyen çocuğu, sözel pekiştireçlerle överek (“Aferin sana, bravo!” gibi) veya tensel temas ile(saçını okşayarak, elini okşayarak vs.) destekleyerek yani ödüllendirerek bu davranışı içselleştirmesini sağlayabilirsiniz. Burada önemli olan bir diğer konu da tutarlılıktır. Başlangıçta çocuk istenen davranışı her sergilediğinde onu ödüllendirmek, öğrenme hızını arttıracaktır.

 Kurallar bu kadar katı olmalı mıdır? konusu: Disiplin eğitiminde en önemli konulardan birisi, esnek olmaktır. Zaman zaman anne-babaların katılık yerine esnekliği kullanmaları da gerekecektir. Elinden gelmediği için kurala uyum sağlayamayan bir çocuk karşısında esnek bir tutum sergilenerek kural üzerinde bazı değişiklikler yapmak, disiplin eğitimi için daha faydalı olacaktır. 

 Davranışlarının sonucunu yaşamalı mı? konusu: Çocuklar kurallara uymadıkları zaman bunun bir yaptırımı olmalıdır. Yani kurala uymayan çocuk bunun sonucunu mutlaka yaşamalıdır. Daha öncede bahsettiğimiz gibi, çocuklar yaşayarak öğrenirler. Kurala uymadıkları zaman ne olduğunu görürlerse yani sonucu yaşarlarsa, daha hızlı bir şekilde öğreneceklerdir. En iyi öğrenme; yaşayarak öğrenmedir. Ancak burada unutulmaması gereken önemli bir nokta; çocuğun kurala uymadığı zaman yaşayacağı sonucu biliyor olmasıdır. Yaşına göre bu davranış sonuçlarını da kurallar ile birlikte belirleyebilirsiniz. 

Anne-Babalara Öneriler:

Kuralları çocuğunuza açıkça, kısa ve net bir şekilde ifade edin. Aklında bir soru işareti kalmasın.
Çocuğunuza, göstermesini beklediğiniz davranışlar konusunda model olun.

Kurallarınız çocuğunuzun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olsun.

Gerektiğinde esnek olun.

Kurallara uyduğu zaman onu ödüllendirin. Ödüller maddi olmaktan çok manevi ödüller olmalıdır. Ona sarılın, onu öpün, saçlarını okşayın. Sözel pekiştireçleri de kullanarak onu motive edin.

Davranışlarının sonuçlarını yaşamasına izin verin. Çocuklar en iyi yaşayarak öğrenirler.

Çocuğunuzun disiplini ve kuralları öğreneceği yer evinizdir. Kuralları öğrenmesi için okula gitmesini beklemeyin. 

Çocuğunuzu iyi gözlemleyin, onu iyi tanıyın. Gelişimini takip edin. Böylece ona en y-uygun kuralları belirlemek daha kolay olacaktır.

Çocuğunuzdan ne beklediğinizi açıkça ifade edin. Olumsuz davranışı sergilediği zaman “Yapma” demek yerine yapmasını beklediğiniz davranışı ona anlatın.

Çocuğunuza vakit ayırın. Birlikte eğlenceli şeyler yapın. Ona karşılıksız sevildiğini ve kabul edildiğini hissettirin.