tuğba gürçağ yarız


Çocuklarda Korkular

Çocuklarda Korkular 

Günlük hayatımızda yaşadığımız mutluluk, üzüntü gibi duygular kadar korku da yaşanması normal olan bir duygudur. Durumlara verdiğimiz tepkilerin belirleyicileri genellikle duygularımızdır. Örneğin, çocuğumuza oyuncak bir bebek ya da oyuncak bir araba aldığımızda sevinmesi kadar; yüksek sesle bağıran ya da ona kızgın gözlerle bakan birisinden korkması normal olarak karşılanması gereken bir durumdur.  Korku, çocukların hoşlanmadıkları, tedirgin oldukları kişiler, durumlar ve olaylar karşısında yaşadıkları doğal bir duygudur ve çocuklar bu duygunun tepkisi olarak huzursuzlanmak, ağlamak, bağırmak gibi tepkiler verebilirler. Her yaşın kendi dönemine özgü gelişimsel korkuları vardır. Küçük yaşlarda en sık rastladığımız korkular; anneden ayrılma ve yalnız kalma, annenin geri gelmeyeceğini düşünme, yüksek ses, büyük nesneler, hayvanlar ve karanlıktır. 3-4 yaşlarında en çok karşımıza çıkan korkular karanlık korkusu ve anne-babadan ayrılma korkusudur.

Çocuklarda Gece Korkuları              

Çocuklarda en sık ortaya çıkan korkuların başında karanlık ve gece korkuları gelmektedir. 3-4 yaş döneminde gelişim sürecinin bir özelliği olarak bu korkuların ortaya çıkıyor olması normal karşılanmaktadır. Ancak bu korkuların çocukların uyku düzenini bozması, anne-babaya bağımlılık düzeyini arttırması, yalnız yatmalarına engel olması gibi durumlarda, bu korkular artık normal gelişim süreci seyrinin dışına çıkmış olarak düşünülmelidir. Gece korkuları, ebeveynler ve çevre tarafından en çok pekiştirilen korkulardır. Eğer ebeveynlerde de karanlık ve gece yalnız uyuyamama ve ışıksız uyuyamama gibi korkular var ise, bu korkular daha çok pekişmektedir. Anne-babasının gece korkuları ile ilgili yoğun kaygılar yaşadığını gören çocuk, bu durumda daha da kaygılı bir yaklaşım sergileyecektir. Anne-babanın korkuları olduğunu gören çocuğun düşüneceği: “Demek ki korkacak bir şey var.” olacaktır ve bu durumda çocuğun korku düzeyi daha da artabilecektir. Eğer anne-babalar bu korkuyu pekiştirmezlerse ve uygun yaklaşımları sergileyerek çocuklarını rahatlatırlarsa, olması beklenen bu korkunun ortadan kalkmasıdır. 

Çocuklarda gece korkularının ortaya çıkışını tetikleyen en önemli etken, karanlıktan çekinmek ve ne olduğunu görememektir. Karanlıkta karşısına neyin çıkacağını bilmeyen çocuk, nasıl davranacağını ve kendini nasıl koruyacağını ve savunacağını bilemediğinden, bu korkusunu geceye genellemekte ve uyku düzeni bozulabilmektedir.  Karanlıkta gelebileceği düşünülen herhangi bir saldırı ya da baş edilmesi güç bir durum karşısında nasıl tepki vereceğini bilememek ve anne-babası gibi ondan daha güçlü ve olaylar karşısında nasıl davranacağını bilen yetişkin bireylerin yanında olmayışı, çocukların korkularını daha da arttırabilmektedir.  Bu tarz durumlarda çocuklar ev içerisinde karanlık odalara yalnız girememeye ve yalnız gezememeye, tuvalete yalnız gidememeye, gece uykusuna yalnız geçememeye ve yatarken yanlarına anne ya da babalarını istemeye başlayabilirler.

Uyku saatinin yaklaşması ile birlikte çocuk hırçınlaşmaya, keyifsizleşmeye başlarsa, odasına gitmemek için türlü oyunlar ve yollar uygulamayı seçiyorsa, odasına gittiğiniz zaman odadan çıkmamanız için sohbetleri uzatıyorsa, odadan çıktığınız zaman arkanızdan sesleniyor ve hemen yatağından kalkıp yanınıza geliyorsa, uykuya dalma sürecinde sizi yanında istiyorsa, geceleri uyanıp sizin yatağınıza geliyor ve kendi yatağında uyumayı reddediyorsa, uyku saatlerinde azalma ve uyku kalitesinde bozulma görülüyorsa çocuğunuzun gece korkuları onu olumsuz yönde etkiliyor olabilir.             

Çocuğun duygusal durumu, uyku düzeni ve kalitesini etkileyen bir faktördür. Gündüz yaşadığı yaşantılar, çocuğun gece uykusunu, huzurunu ve korku düzeyini azaltabilir veya arttırabilir. Örneğin yuva ortamında yaşanan bir sıkıntı, aile içinde yaşanan bir tartışma veya huzursuzluk, taşınma, ebeveynlerden birinin ya da ikisinin seyahate giderek çocuktan uzaklaşması, aileye yeni bir bebeğin katılımı, boşanma, aile içi kayıp ve yas gibi durumlar, aile içindeki tüm bireylerde huzursuzluk ve kaygı durumlarını tetikleyeceği gibi çocukların da kaygısını arttırabilir ve gün boyu yaşanan kaygı, geceleri çocukların karşısına gece korkusu olarak çıkabilir ve uyku kalitesini bozabilir.             

Gece korkularını tetikleyebilecek faktörlerden bir tanesi de yatmadan önce ya da gün boyunca izlenen şiddet içerikli çizgi filmler olabilmektedir. Fazlasıyla hareket öğesi ve agresyon dolu içeriğe sahip olan animasyonlar, çocukların zihinlerini meşgul ederek onların korkmasına ve bu korkunun geceleri ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir. Çizgi filmlerin ve filmlerin yanı sıra, yine aynı tarz içerikli resimleri olan öykü kitapları da çocukları ürkütebilmektedir.Özellikle çocukluk döneminde yerleşerek gelişen temel güven duygusu, çocukların geliştirdikleri kaygı ve korku durumlarının oluşumunda çok önemli bir yer tutmaktadır. Annesinden henüz ayrışamamış ve annesine bağımlılığı henüz süren, anne-babadan ayrılamayan, ebeveynlerini kaybetme ve yalnız kalma korkusunu yaşayan çocuklarda, gece korkularının görülme olasılığı yüksektir. Çocuklar uyandıkları zaman ebeveynlerinin gitmiş olacağı ve onları göremeyeceğinin endişesini yaşayarak, uykuya dalmak istememekte veya uykuya dalınca kabuslar görebilmektedirler.  

Kabuslar            

Çocuklar da tıpkı yetişkinler gibi uyku sırasında kabuslar görebilmektedirler. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, kabusların görülme sıklığıdır. Eğer çocuğunuz haftada bir-iki kere ve daha fazla sıklıkla kabus görüyor ise, burada bir problem olduğu düşünülebilir. Eğer çocuğunuz sıklıkla aynı tarz kabuslar görüyorsa, bu durum bir stres faktörünün ve endişe bozukluğunun belirleyicisi olabilir.                        

Çocukların kabusları genellikle gün boyu karşılaştıkları yaşantıları ile bağlantılı olmaktadır. Çocukların yuvada, aile ortamında veya sosyal ortamlarda yaşadıkları olumsuz durumlar, keyiflerini kaçıran olaylar, üzüntüler ve çatışma durumları, gece korkularına ve çocukların rüya ve kabuslarına taşınabilmektedir. Çocuklar bazen kabuslarını hatırlarlar bazen ise hatırlamayabilirler.             

Kabuslardan farklı olarak gece korkuları ile ilgili yaşanabilecek bir diğer durum “gece terörü” adı verilen bozukluktur. Gece teröründe çocuklar, korkarak ve çığlık atarak uyanır, yaptıklarını bilinçli olarak yapmaz ve sabah kalktığında bu yaptıklarını hatırlamaz. Gece terörüne sıklıkla okul öncesi dönemde rastlamaktayız.              Gece korkuları yaşayan, kabuslar gören ve gece terörü yaşayan çocuklar, genellikle yalnız değil ebeveynleri ile uyumak istemekte ve gece uykuları bölündüğü zaman kendi yataklarını terk ederek anne-babalarının yanına gitmeyi tercih etmektedirler.  

Anne-babalara Öneriler: 

ü  Anne-baba olarak ilk yapılması gereken, çocuğunuzu çok iyi tanımaktır. Çocuğunuzun nelerden hoşlandığını, neleri sevdiğini, nelerden ürktüğünü ve çekindiğini, nelerden korktuğunu bilmeniz çok önemlidir. Bu sayede çocuğunuzun korkularının ne zaman ortaya çıktığını bilebilirsiniz.

ü  Çocukların genel gelişim düzeyleri ve bu düzeylerin genel özellikleri hakkında bilgi sahibi olmak, çocukları tanımak ve anlamak adına çok belirleyicidir. Çocukların korkuları, gelişimsel sürecin bir parçası olarak ortaya çıkabildiğinden, hangi dönemde hangi korkunun baş gösterebileceğini bilmek, ebeveynleri yönlendirmek adına çok önemlidir. 

 ü  Çocuğunuzun korkusunun herhangi bir olaydan sonra, bir olayın tetiklemesi ile ortaya çıkıp çıkmadığını tespit ederek, bu durumu elimine etmeye çalışmak, korkunun ortadan kaldırılması adına önemlidir.  

ü  Çocuğunuzun korkuları hakkında onunla konuşabilirsiniz. Korkuları yokmuş gibi davranarak görmezden gelmek, çocuğunuzun kendini kötü hissetmesine sebep olabilecektir. Bu nedenle yaşadığı duygulara saygı duymak, onu anlamaya çalışmak, onu anladığınızı ve yanında olduğunuzu hissettirmek, çocuğunuzun rahatlamasına ve kendini daha iyi hissetmesine yardımcı olacaktır.  

ü  Korkular ile ilgili dalga geçmek, alay etmek, çocuğu yargılamak, onu utandırmak, herkese korkusunu anlatarak onu küçük düşürmek, onu korktuğu şeyleri yapmaya zorlamak gibi durumlar, çocuğun özgüven duygusunu ve size olan güvenini olumsuz yönde etkileyecek ve ilişkinizi bozabilecek tutumlardır. Ayrıca bu tarz olumsuz yaklaşımlar çocuğun korkularını tetikleyerek daha da artmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle, bu tip yaklaşımları kullanmamak gerekmektedir. 

 ü  Gün boyunca çocuğunuz ile kaliteli zaman geçirmek, birbirinize vakit ayırmak, oyunlar oynamak, sohbet etmek hem ebeveyn-çocuk ilişkinizi geliştirecek, hem de çocuğunuzun rahatlamasını sağlayacaktır. Gün içindeki olumlu yaşantılar, çocuğunuzun gece uykusunu olumlu yönde etkileyebilmekte ve gece korkusunu azaltabilmektedir.

 ü  Uykuya dalma zamanının yaklaşması ile birlikte çocuğunuzu rahatlatacak, kaygısını azaltacak etkinlikler yapabilirsiniz. Örneğin birlikte hikaye okumak, resim yapmak, sohbet etmek gibi faaliyetler hem çocuğunuzun uykuya keyifle geçmesini sağlayacak hem de ilişkinizi geliştirecektir.  

ü  Çocuğunuz mutlaka kendi odasında ve kendi yatağında uykuya dalmalıdır. Uykuya dalana kadar onun odasında kalabilirsiniz ancak onun yatağına yatmadan, yatağın yanında yerde ya da bir minderin üstünde oturarak, saçlarını okşayabilir, elinden tutarak onu rahatlatabilirsiniz 

ü  Eğer çocuğunuz gece uyanıp yanınıza gelir ve sizin yatağınızda kalmak isterse, onu kendi odasına götürmeli ve orada tekrar uykuya geçmesini sağlamalısınız. İlk önce onu rahatlatmalı, daha sonrasında kendi yatağında uykuya dalması için ona destek olmalısınız. Sizin yatağınızda kalmasına izin vermemelisiniz.  

ü  Eğer çocuğunuz sizin de onunla birlikte yatakta yatmanız için ısrar ederse, onula yatmamalı ancak odada kalarak yanında olduğunuzu ona hissettirmeli ve onu rahatlatmalısınız. 

ü  Tüm bu önerileri yerine getirmenize rağmen hala korkular sürüyor ise, bu durum profesyonel bir müdahaleye ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Bu konu ile ilgili bir uzmana başvurabilir ve ondan yardım alabilirsiniz.