tuğba gürçağ yarız


Çocuklarda Stres ve Çocukların Stresle Başa Çıkabilmesi İçin 7 Yol

ÇOCUKLARDA STRES 

Günümüzde her yaştan bireyler, her gün yeni bir koşturmacanın, yeni bir etkileşimin içinde yer almakta, sürekli değişen yaşam koşullarına uyum sağlamak ve hayatını sürdürebilmek için maksimum düzeyde çaba sarf ederek ayakta durmaya çalışmaktadır. Bu çabayı sarf eden sadece biz yetişkinler değiliz. Çocuklar da zorlu hayat şartlarından etkilenmekte ve bu durum ile başa çıkabilmeye çalışmaktadırlar. Bu şartlar, hem yetişkinlerde hem çocuklarda stresin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Stres, yaşam kalitesini başlı başına düşürebilen, bireylerin hem zihinsel hem de duygusal olarak negatif yönde etkilenmesine ve huzursuzluk yaşarak demoralize olmasına, zaman zaman bu demoralizasyonun öfkelenmeye ve agresyona dönüşebilmesine sebep olan bir faktördür. Aile içinde yaşanan olumsuz durumlar, anne ve babanın çocuğa yaklaşım stilleri, ailenin çocuklarına yönelik beklenti düzeyi, gelişim basamakları boyunca çocukların gerçekleştirmesini beklediğimiz görevler, çocukların aldığı sorumluluklar ve bu sorumlulukları gerçekleştirerek başarma düzeyleri çocukların duygularını etkilemekte ve bu durumlar onları huzursuz ve mutsuz bir düzeye getirerek stresi tetikleyebilmektedir. Çocukların yaş düzeyine uygun olmayan görevler vermek ve onlardan bu görevleri başarmalarını beklemek, başaramadıkları zaman onları olumsuz yönde eleştirmek, çocukların motivasyonunu kırmakta ve keyiflerini kaçırmaktadır. Anne-baba arasında gerçekleşebilecek tartışmalar; her ne kadar “Çocuğun yanında tartışmadık.” dense bile çocuklar ebeveynlerinin duygularını ve içinde bulundukları ruhsal durumu hemen analiz ederek algılayabildikleri için, çocukların stres düzeyini arttırabilmektedir. Ebeveynlerin iş ortamında yaşadıkları sıkıntıları ev ortamına taşımaları, çocukları ile geçirdikleri zaman miktarında azalma olması, yeni bir kardeşin aileye katılması, bir kayıp yaşanması, boşanma, taşınma gibi yaşamsal etkenler çocukların stres düzeylerini etkileyebilen faktörlerdir. Huzursuz, keyifsiz, sürekli tartışmaların olduğu, ses tonunun yüksek düzeyde kullanıldığı, her aile bireyinin birbirinden kopuk vakit geçirdiği, belli kural ve sınırların olmadığı, sorumlulukların yerine getirilmediği aile ortamları çocukların gelişimini ve stres düzeylerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.

Bedensel rahatsızlıklar ve hastalık durumları da çocukların stres yaşamasına neden olabilmektedir. Bedensel problemler yaşayan veya bedensel engelleri olan çocuklar, çevreden aldıkları negatif geribildirimler sebebi ile olumsuz yaşantılar ile baş etmek zorunda kalmakta ve bu alanda zorlanmalar yaşayabilmektedirler. Ayrıca bu rahatsızlıkları ve hastalıklar nedeniyle sosyal ortamlarda geçirdikleri zaman miktarı azalan çocuklarda içe çekilme, paylaşımlarda azalma, yeni bir sosyal ortama girme konusunda çekinme gibi durumlar ile karşılaşılabilir ve bu durum çocukların stres düzeylerini tetikleyerek arttırabilir. Çünkü her birey kendi yaşıtları ile sosyal ortamlarda vakit geçirebilmeyi ister ancak o ortamda ortaya çıkabilecek sıkıntılar ile baş edebilecek beceri düzeyine sahip olabilmek çok önemlidir. Eğer çocuklar bu beceri düzeyine sahip değillerse, stresli olmaları karşılaşılabilecek bir durumdur.            

Çocukların sahip oldukları kişilik özellikleri de stres ile baş etme ve stres düzeyini ayarlayabilme becerilerini etkileyebilmektedir. Daha sessiz, sakin, içe dönük, kendi halinde olan çocuklar, stres tetikleyici faktörler ile karşılaştıkları zaman; daha dışadönük, kendini ve duygularını daha rahat ifade eden, sıkıntıları ile daha kolay baş edebilen, problem çözme becerileri gelişmiş çocuklara oranla daha kolay ve daha yoğun düzeyde problem yaşayabilmektedirler. Çocuklarda stres, tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi tüm sosyal yaşantıları, okul becerilerini, aile içi ilişkileri olumsuz yönde etkileyen bir faktördür. Çocuklar stres durumu içinde bulundukları zaman davranışlarında, kurdukları ilişki biçimlerinde, kullandıkları dil becerilerinde, ders başarılarında, arkadaş ilişkilerinde, sosyal aktivitelerinde olumsuz gelişmeler görülebilmektedir. Stres ile başa çıkabilmekte zorlanan çocukların davranışlarında aşırı hareketlilik ya da tam tersi olarak içe çekilme ve hareketsizlik görülebilir. Yaşadığı stres durumu ile başa çıkabilme düzeyi ile bağlantılı olarak çocukların dikkat düzeylerinde de değişiklikler olabilmektedir. Stresin getirdiği zihinsel yorgunluk nedeniyle çocuklar okul derslerine konsantre olmakta, öğretmenlerinin verdiği yönergeleri takip etmekte, ödevlerini yapmakta sıkıntı yaşayabilmektedirler. Bu alanlardaki sıkıntılar nedeniyle çocukların ders başarısı düşmekte ve bu başarısızlık sınavlara da yansımaktadır. Stres yaşayan çocuklar, dönem dönem bu streslerini sınav anına da taşımakta, bu nedenle sınava konsantre olmakta ve soruları algılayarak yanıtlamakta güçlük çekebilmektedirler. Bu ders başarısızlığı durumu dönem sonlarında karnelere de yansıyabilmekte ve durum zaten stresli olan çocuğu daha da stres altına sokabilmektedir. Ailesinin bu duruma nasıl tepki vereceği, ona kızıp kızmayacakları çocuğun kaygısını arttırarak kendine olan güven düzeyini de olumsuz yönde etkileyebilmektedir.Akademik alanda yaşanan bu sıkıntılar ilerleyen dönemlerde daha da genellenerek, okula karşı olumsuz bir tepki geliştirme şekline de dönüşebilir. Okula gitmeyi reddetme, okul fobisi geliştirme gibi durumlar ve bu durumlara eşlik eden psiko-somatik bazı belirtiler ile karşılaşılabilir. Bu belirtiler; karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı, baş dönmesi gibi belirtiler olabilir.Stres yaşayan çocuklar arkadaş ilişkilerinde de dönem dönem problemler yaşayabilmektedirler. Okul öncesi dönem çocuklarında oyunlar sırasında oyuncak paylaşımında sıkıntılar görülebilir. Çocuklar kendi oyuncaklarını diğer arkadaşları ile paylaşmayarak oyunu bozmaya ve huzursuzluk çıkarmaya yönelik tutumlar sergileyebilmektedirler. Oyuncakları fırlatma ve oyuncaklara zarar verme, arkadaşlarına zarar vermeye yönelik eylemlerde bulunma (vurma, canını acıtma, vb.) gibi davranışlar, stres sonucu ortaya çıkabilmektedir. Okul çağı çocuklarında oyunlar sırasında sıra beklemekte, oyun kurallarına uymakta, oyun oynayacağı arkadaşlarını seçmekte ve oyuna dahil olmakta sıkıntı yaşanabilir. Çocuklar istemedikleri, hoşlarına gitmeyen bir kural olduğu zaman itiraz edebilmekte ve oyundan çıkmak isteyebilmekte ya da kendi kurallarının uygulanması konusunda inatçı ve zorla kabul ettirici bir tutum gösterebilmektedirler.  Hoşlarına gitmeyen bir tutum ve tavır ile karşılaştıkları zaman duruma itiraz etme, duruma uyum sağlamakta zorlanma, reddedici bir hal sergileme, öfke nöbetleri ve ağlama krizleri ile karşılaşılması olasıdır.

Çocuklar stresli oldukları ve bu stres düzeyi ile başa çıkmakta zorlandıkları zaman, uyku ve yemek düzenlerinde de bazı değişiklikler görülebilir. Uykuya dalmakta zorlanma, uyku saatlerinde azalma ya da stresle baş etmekte zorlanıldığı için uyuyarak bu durumdan kaçınma gibi düzen değişiklikleri görülebileceği gibi; yiyecek tüketim miktarında artış veya azalmaların olması, yemek yemeyi tamamen reddetme gibi durumlar ile karşı karşıya kalınabilir. Bu uyku ve yemek problemleri çocukların bedensel sağlıklarında zayıflamalara yol açabilir.Tüm bu faktörlerin ve tetikleyicilerin yoğunlaşarak artması ve çocukların bu durumla ile baş edememesi, ilerleyen dönemlerde kaygı bozuklukları, özgüven problemleri, olumsuz benlik algısı geliştirme, depresyon, yeme bozuklukları, tik problemleri, alt ıslatma problemleri, davranış bozuklukları gibi psikolojik ve psikiyatrik sıkıntılara yol açabilir. 

 Stres ile başa çıkabilmek için neler yapabiliriz?

·          Anne-babalara düşen ilk görev, çocuklarını tüm yönleriyle tanımaktır. Hem bedensel, sosyal, ruhsal, duygusal, zihinsel hem de kişilik ve kimlik gelişimi alanlarında çocukların gelişim basamaklarını dikkatli bir şekilde gözlemleyerek takip etmek çök önemlidir. Bu alanlarda yaşanabilecek aksama ve gecikmeler, tüm yaşamı etkileyeceğinden, ebeveynler iyi birer gözlemci olarak çocuklarını tanımalıdırlar.

·          Ebeveynler çocukları ile her gün “kaliteli zaman” geçirmeye önem vermelidirler. Her gün çocukları ile baş başa, keyif alacakları bir aktivite içinde olmak ve birlikte vakit geçirmek, hem birbirlerini önemsediklerini ve değerli olduklarını birbirlerine hissettirmelerini hem de eğlenceli vakit geçirmelerini sağlayacaktır. Kaliteli zaman uygulamasında önemli olan, 15 dakika ya da yarım saat bile olsa, baş başa vakit geçirmektir.

·          Çocuklar ne olursa olsun karşılıksız ve bedelsiz olarak sevildiklerini ve kabul gördüklerini bilmeye ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle anne-babalara düşen en önemli görevlerden birisi, çocuklarına onun koşulsuz olarak sevildiği söylemek ve hissettirmektir. Bu tarz olumlu mesajlar ve yaşantılar, çocukların özgüven duygularını olumlu yönde geliştirecektir.

·          Çocuklara, kendilerini ve duygularını ifade etmelerine fırsat verecek ortamlar yaratmak ve onları ifade etmelerini geliştirecek yönde desteklemek çok önemlidir. Çocuklar iyi hissettikleri olaylar kadar, olumsuz yaşantıları ve mutsuzlukları hakkında konuşmayı da öğrenmelidirler ve ebeveynlere bu noktada düşen görev, çocukları desteleyerek etkin bir şekilde dinlemek ve anlaşıldıklarını hissettirmektir. Böylece çocuklar kendilerini rahatlamış ve daha huzurlu hissedeceklerdir.

·          Çocukların problem çözme becerilerinin geliştirilmesi adına fırsatlar yaratarak bu becerilerini desteklemek, hem çocukların stres durumları karşısında ne yapabileceklerini öğrenmelerine, hem de hayat ile baş etme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olacaktır. Yaşanılan sorun alanları ve durumlarında, bu sorunun nasıl çözüleceğini çocuğunuza sormak ve bu çözüm yolunu uygulamasına fırsat vermek, destekleyici bir tutum olacaktır.

·          Çocukların keyif alacakları ortamlar yaratarak rahatlamalarına fırsat vermek, stres ile baş edebilmek adına izlenecek temel adımlardan birisidir. Gergin, huzursuz ve mutsuz çocukların stres durumları ile başa çıkması daha zordur. Bu nedenle spor aktivitelerine katılmak, sosyal faaliyetlere dahil olmak, sanatsal çalışmalarda bulunmak, çocukların hem bu alanlardaki becerilerini geliştirecek hem de rahatlayarak kendilerini daha iyi hissetmelerine fırsat sağlayacaktır.

·          Stres faktörlerinin çocukları olumsuz yönde etkilediği, anne-babaların ve çocukların bu durumla ile başa çıkmakta güçlük yaşadığı durumlarda yapılması gereken, konunun profesyoneli olan bir uzmandan yardım almaktır.