tuğba gürçağ yarız


Dayak Bir Disiplin Yöntemi Değildir!

Son yıllarda yapılan birçok araştırmanın sonuçlarına göre dünyada birçok çocuk ya şiddete maruz kalmakta ya da şahit olmaktadır.  Ev ortamında, okulda veya sosyal ortamlarda çocuklar ya direkt ya da dolaylı olarak şiddet ile karşılaşabilmektedirler. Şiddet; duygusal, cinsel ve fiziksel olarak üç grupta ele alınmaktadır. Şiddete maruz kalan çocukların benlik algılarının olumsuz yönde gelişebildiği, özgüven düzeylerinin düşük olabildiği, okul başarılarının düşebildiği, kendilerini ifade etmekte ve sosyal ilişkilerde zorlanabildikleri görülmektedir.

Evde Şiddet

Anne-babaların çocuk eğitiminde sıklıkla başvurabildikleri ancak çocukları hem duygusal hem de fiziksel anlamda olumsuz yönde etkileyen dayak; aslında bir disiplin yöntemi değil, fiziksel bir şiddet uygulamasıdır ve çocukların psikolojik gelişimlerini negatif yönde etkilediği bilinmektedir.Dayak, anne-babaların veya çocuk ile temas halinde olan yetişkinlerin genellikle çocuk yetişkinlerin isteklerini yerine getirmediği, kurallara uygun davranmadığı, “şımarıklık” yaptığı; yani özetle beklenen davranışı sergilemediği zamanlarda başvurdukları bir sorun çözme yolu olarak görünse de aslında hiçbir sorunu çözmediği, aksine çocuk ve aile arasındaki iletişimi bozduğu, çocuğun duygusal ve fiziksel dünyasında olumsuz izler bıraktığı bilinen bir olgudur.Anne-babalar kendilerini ve duygularını kontrol etmekte zorlandıkları zamanlarda dayak yöntemine başvurabilmekte ancak bu durum çocuğun kendini “kötü” olarak algılamasına sebep olabilmekte, çocuğun anne-babasından korkmasına ve içe kapanmasına, kendine ve ebeveynlerine öfkelenmesine ve onlardan uzak durmak istemesine neden olabilmektedir.

Bazı anne-babalar çocuklarına kızdıkları zaman vurmakta, bağırmakta, tehditlerle korkutmakta ve ceza verebilmektedirler. Birçok anne-baba da sadece “poposuna vurmak” ile çocuğun tam anlamıyla şiddete maruz kaldığını düşünmemektedir ancak etkisiz olduğu düşünülen bu davranış aslında çocukları etkilemektedir. Fiziksel şiddete maruz kalan çocuklar, yaşanan sorunların şiddet ile çözülebildiğini düşünmekte; arkadaşları, kardeşleri ve iletişimde oldukları kişiler ile yaşadıkları problemleri vurma, kötü sözler, öfke ile çözmeyi deneyebilmekte yani kendilerine yöneltilen şiddeti çevrelerine yönlendirmektedirler. Şiddete maruz kalan çocukların ilerleyen zamanlarda psikolojik rahatsızlıklar yaşama olasılığı artabilir, depresif özellikler sergileyebilirler, öfke kontrol problemleri ve öfke patlamaları yaşayabilirler, özellikle ergenlik döneminde uygun olmayan arkadaşlıklar kurma, evden kaçma, alkol ve madde bağımlılığı yaşama ihtimalleri yüksektir.

Tüm bu durumların yanı sıra; çocuğa yönelik değil anne-babanın birbirine yönelik şiddetine şahit olan çocukların da bu durumdan etkilendiği, anne-babasından korkabildiği, bu durumun kendisine de uygulanabileceğini düşündükleri, şiddeti gözlemleyerek öğrenebildikleri ve uygulayabildikleri düşünülmektedir. Ayrıca izlenen televizyon programlarında şiddet-dayak-öfke vb. içerikli yayınların izlenmesi, gazete ve dergilerde benzer konuların okunması, bilgisayar ve elektronik cihazlarda benzer içerikli sitelere girilmesi ve oyunlar oynanması da çocukların bu olumsuz yaşantılar ile temas etmesine ve hem duygusal hem de zihinsel olarak bu yaşantılardan etkilenmelerine ve bu yaşantıları model alıp kendi hayatlarında uygulamalarına sebep olabilmektedir.

Sadece Evde mi?

Şiddet sadece ev ortamında değil, bazen okul ortamında da karşımıza çıkabilmektedir. Bazı öğretmenlerin veya okul görevlilerinin çocuklara şiddet uyguladığı ayrıca özellikle okulda ve okul çevrelerinde yaşça daha büyük çocukların küçük olanlara şiddet uyguladığı hakkında şikayetler olduğu sıklıkla duyulmaktadır. Sadece fiziksel değil, sözel şiddete yani yapamadıkları şeyler için beğenilmeyen, aşağılanan, dalga geçilen, değersizleştirilen, arkadaşları ile kıyaslanan çocukların da iç dünyalarında olumsuz duygular gelişebilir, kendilerine olan güven düzeyleri düşebilir, öfkeyi bir sorun çözme yolu ve kendilerini kanıtlama biçimi olarak kullanabilirler.

Anne-babalar Ne Yapmalı?

  • Unutulmamalıdır ki; dayak hiçbir zaman var olan sıkıntıların çözümünde işe yaramamaktadır. Hatta bazen çocuğun var olan olumsuz davranışı sürdürmesinde pekiştirici bir rol oynayabilmektedir.
  • Anne-babalar çocuklarını çok iyi tanımalı, çocuklarının özelliklerini bilmeli, gelişim aşamalarını ve yaş dönemi basamaklarını bilmelidirler.
  • Anne-babalar davranışları ile çocuklara model olmalı, kesinlikle şiddet uygulamamalı, çocuklar şiddet uyguladığında bu davranışın neden kaynaklandığını tespit etmeye çalışmalı ve bu nedeni ortadan kaldırmaya çaba göstermelidir.
  • Eğer çocuk şiddet gösteriyorsa, çocuğa şiddet yerine öfkesini nasıl kontrol edebileceğine dair alternatif yollar öğretmek ve çocuğun uygun problem çözme becerileri geliştirmesine destek olmak çok önemlidir. Bu sayede çocuk hem öfkesini nasıl kontrol edeceğini hem de ilişkilerinde yaşadığı sorunları nasıl çözeceğini öğrenir. Tüm bunlarda çocuğa model olmak ve çocuk uygun ve olumlu davranışlar sergilediğinde bunu beğendiğimizi dile getirmek, anne-babaların en çok dikkat etmesi gereken noktadır.
  • Çocukların izlediği film-dizi, oynadıkları bilgisayar oyunları gibi şiddet öğeleri içerme ihtimali olan uyarıcıları kontrol edin ve bunlara maruz kalma ihtimallerini azaltmaya çalışın.
  • Çocuğunuzla konuşun; önce sizi sinirlendiren ve şiddeti düşündüren davranışın ne olduğunu bulun. Sonra bu davranışı çocuğunuz ile birlikte sorgulayın, neden bu davranışı sergiliyor, bunun yerine başka ne yapabilir, ne yaparsa daha olumlu olur? Açık bir iletişim ile bunu konuşmak ve uygun davranışları keşfedip çocuğunuzu bu davranışı sergilemesi konusunda motive edip sergilediğinde onu beğendiğinizi dile getirmek, çocuğunuzun davranışlarını olumlu yönde pekiştirmesine destek olacaktır.
  • Son olarak; şiddetin yetişkin hayatında bile sorunların çözümüne katkıda bulunmadığı gerçeğini hiçbir zaman unutmayın. Şiddetin normal ve kabul edilebilir bir olgu olmadığının kabul edilmesi, dayak yerine uygulanabilecek farklı sorun çözme yöntemlerinin bulunması, bunların var olan sıkıntıları çözme aşamasında denenmesi çok önemlidir.